İstanbul'dan Anadolu'ya gidecekler için 5 deniz ve 10 kara (demiryolu) hattı tespit edilmiş, denizyoluyla gidecekler için dönemin en gözde vapurlarından Tırhan, Aksu ve Ankara tahsis edilmişti. Ancak yolcular güvertede seyahat edecekti. Kamaralar, hamile ve emzikli kadınlara, hastalara ayrılmıştı. 1 Mayıs günü yapılacak ilk seferde Aksu ve Tırhan vapurları, 'gönüllü göçmenleri' Zonguldak ve İnebolu'ya götürecekti. Bu arada denizyoluyla gidecekler için mavi, trenle gidecekler içinse kırmızı renkli özel biletler bastırılmıştı.
Gönüllü göçmenleri götürecek ilk tren ise 11 Mayıs günü Haydarpaşa'dan kalkacaktı. İlk kafilenin götürülecekleri yerler Eskişehir, Kütahya ve Afyon olarak belirlenmişti. Listelerde numaraları yayımlanıp hareket günü belli olanların evlerinde hummalı bir faaliyet yaşanmaktaydı.
YENİ BİR YAŞAM
Haziran ayının sonlarında İstanbul'dan 'gönüllü göç' tamamlanmış, seferler bitmişti. Gidenlerin sayısı ise bugün bile kesin olarak bilinemiyor. Bunlardan kimileri özlem ağır bastığından ve uyum sorunu baş gösterdiğinden daha savaş bitmeden, kimileri de savaş sona erdikten sonra yeniden kente döndüler.
Kalanlar ise, başları dumanlı dağların çevrelediği, yemyeşil ovaların eteklerinde kurulu kasabalarda, köylerinde –alışmak zor olsa da- yeni bir yaşama başladılar. Yaşları iyice ilerleyip kocayanlar için İstanbul'a dönüş diye bir şey yoktu artık... Ama o 'Altın Şehir'i, o kentte geçirdikleri günleri hiçbir zaman unutmadılar. Gözlerinden İstanbul silueti -bir nehir gibi akan masmavi Boğaz, Kızkulesi, ata yadigarı camiler- dudaklarından İstanbul şarkıları, kulaklarından 'İstanbul Sesleri' hiç eksik olmadı.
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız