Taşrada, film programlarının değişmesi, İstanbul sinemalarına oranla her zaman daha hızlı olmuştur. İstanbul'da bir ya da iki ay afişte kalan bir filmin ömrü, Anadolu'da en fazla bir haftadır. Bunun nedeni de Anadolu'daki kent ve kasabalarda nüfusun az, seyirci sayısının da belirli olmasıdır. Film programlarının Anadolu’da haftada bir ya da iki kez değişiyor olması, kiraya veren ve kiralayan arasındaki kazancı daha da artırdığından, her iki tarafı memnun etmiş, sonuçta Anadolu-İstanbul hattında yaşanan film ticareti hızlanmıştır.
1926 yılında sadece Lale Film'in haftada ikişer film gönderdiği illere baktığımızda; Ankara'da 'Cumhuriyet' ve 'Türk Ocağı' sinemaları, Adana ve Samsun'da yine 'Türk Ocağı' sinemaları, Giresun, Muğla, Kula, Manisa, Salihli, Balıkesir ve Bursa sinemaları görülür. Verilen bu örnek, sadece Lale Film'in dağıtım alanına giren iller ve sinemaları göstermekte.
Buna diğer yerli ve yabancı dağıtım şirketlerini de eklediğimizde, taşradaki sinema faaliyetlerinin, dönemin şartları içerisinde, ne kadar yoğun olduğu Taşra pazarının bir hayli canlı ve kazançlı olması kısa sürede dağıtım şirketlerini karşı karşıya getirmiş ve ciddi bir rekabet ortamının oluşmasını sağlamıştır. Dönemin Osmanlıca sinema dergilerine baktığımızda, "En ucuz filmi Lale Film'den alabilirsiniz" gibi ilanlara rastlamanız, bu durumun en açık göstergesidir. İstanbul'daki dağıtım şirketleri arasında yaşanılan rekabete Suriye ve Yunanistan üzerinden yurda kaçak olarak film sokan diğer sinema tacirlerinin de katılmasıyla var olan rekabet daha da artar.
Yorumlar
aaa çok ilginç
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız