Bu yıllarda, Anadolu pazarından faydalanmanın yolu, bu topraklarda sinema işletmeciliği yapacak yeni bir girişimci zümre yaratmaktan geçiyordu. Bu yolda harekete geçen yerli ve yabancı film şirketleri, sinema işletmeciliğini teşvik eden bir dizi girişimlerde bulunmuş ve hedeflerinde başarılı da olmuşlardır.
Bu girişimler kısa bir sürede Anadolu'da sinemayla ilgilenen bir girişimci zümre oluşmasını sağlamıştır. İstanbul'daki sinema salonlarının lüksünden uzak, çoğu kez 'kahveden bozma' salonlarda yapılan film gösterilerine taşra halkının yoğun ilgisi sayesinde, Anadolu'da yeni sinema salonları devreye girmiş, böylece taşra kentleriyle İstanbul arasında hızlı bir film ticareti yaşanmıştır.
1926'da Film Mecmuası'nın muhabiri, Lale Film Şirketi'nin sahipleriyle röportaj yapmaya gittiğinde, Cemil Bey'in (diğer sahibi ağabeyi Tevfik Bey) içinde bulunduğu çalışma ortamını şöyle aktarır: "Kendisini iş gömleğiyle film kontrolü yaparken buldum. Birçok makinistle çalışan bu faal genç, Anadolu'nun her tarafına film yetiştirmeye uğraşıyor, en seçkin yeni programlarını en emin ve seri vasıtalar ile postaya, vapura koşturuyor, günü gününe taahhüdünü ifaya çalışıyor."
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız