Ocak 31, 2025

Aşk Hayatımız Nasıl Batılı Oldu? (V) - Friendz10

'Kavak  Yelleri'nde   Reşat Nuri, 'Cumhuriyet Baloları'nı   anlatma­ya,   "Cumhuriye­tin ilk senelerin­de dans hastalığı ve kadınlı erkekli aile   toplantıları modası her yer gibi bizim ka­sabayı da sardığı zaman" söz­leriyle başlar... 'Mürteci' damgası yemek korkusuyla müftünün bile ka­tıldığı; "dansa kalkmasa da eliyle, ayağıyla mızıkaya tem­po tutup limonata bardakları­nı içki kadehi gibi tokuşturdu­ğu" balolarda görünmek, bir parça, 'resmi bir vazife' idi. 1930'lardan sonra hemen her romanda karşımıza bir de cazbandlar çıkar: "Caz dur­madan çalıyor, tangolar, foks­lar,  slovlar,  valsler  birbirini takip ediyordu" cümlelerine sık sık rastlarız. Mükerrem Kamil Su, 1930'ların Eskişe­hir'indeki bir nişan törenini şu satırlarla canlandırır:

Aşk Hayatımız Nasıl Batılı Oldu? (V) - Friendz10

"Cazbant zarif bir valse başlıyor. Bütün gözlerin pırıl­tıları üzerimizde olduğu halde musikinin dalgalarına karışı­yoruz... Konfet yağmuru, ser­pantin düğümleri içinde müte­madiyen dönüyoruz." 'Yollarımız Ayrılıyor'da ise (1947), Muvaffak İhsan Garan'ın 'asri' genç kızı Bel­kıs, nişanlısının "bir parça nükteli konuşmamasından, Amerikan bobstilleri gibi swing dansı değilse de biraz daha düzgün tango ve vals ya­pamamasından, salonlardan, davetlerden, çaylardan nefret etmesinden" şikayetçidir. 

Aşk Hayatımız Nasıl Batılı Oldu? (V) - Friendz10

Bu nedenle roman kahramanları dans hocalarına sıklıkla başvururlar. Ama bu cazbant tutkusunun, Avni Givda'nın "Sevgili Sevi" (1951) romanında olduğu gibi, alaya alan yazarlar da vardır: "Hanımefendi... Kocanız şimdi zenci cazcıya bir elli li­ralık gönderdi. Şarkı istiyor. 'Aman Adanalı'yı... Ancak bildiğiniz gibi değil. Zenci şarkıcı bunu mamboya çevir­miş... Kocanız 'Çal bire kö­poğlu' diye bağırıyor."

Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız

Bizden haberdar olmak için mail listemize kayıt olun