Unutmamalı ki, “Orduyu Hümayun” denilen büyük Osmanlı ordusunun asıl yapısını, her ne kadar Türk tımarlı sipahileri oluşturmakta ise de merkezdeki daimî ve paralı kapıkulu birlikleri, Türk unsurların yer almadığı, “kul” statüsündeki gayri Türk tut sak ve devşirmelerden oluşuyordu. Kapıkullarının kaynağı ise pençik ve devşirme oğlanlarıydı. Osmanlı devleti, en güçlü dönemlerinde, ordusunun çekirdeği ve yönetsel örgütleriyle bu “oğlanlar” ın üzerine inşa edilmişti; pençik ve devşirme kaynaklarının kuruması, Kapıkulu Ocakları'nın disiplinini yitirmesi sürecinden, modernleşme sürecine girilinceye değin geçen zamanda ise, Kapı kulu ordusu çökmüş; yönetimse çoğunlukla öngörü yoksunu, cahil kişilerin elinde kalmıştır.
Kara Rüstem ve Kara Halil gibi iki namdar din-hukuk adamının önerisiyle 3. Murad Hüdavendigâr (1362- 1389) döneminde kurulup, “Yeniçeri nam ve nişanını yeryüzünden kaldırmaya" yemin eden 30. padişah II. Mahmud' un (1808- 1839) 1826'da imha ettiği Kapı kulu Ocakları'nın 500 yıllık tarihi, inanılmaz olaylarla doludur. Bu uzun tarihin 17. yüzyıl sonlarına kadar süren ilk döneminde ise yeniçeriliğin kaynağı önceleri pençik oğlanları, devletin en güçlü dönemlerinde de devşirmeler olmuştur.
Pençik oğlanı, Farsça “beşte bir” anlamındaki “pençüyek”ten Türkçeleşmiş bir deyimdi. Savaş ve akınlarda tutsak alınan her beş kişiden biri, vergi olarak devlete veriliyor; bunlardan kızların, güzel ve yetenekli olanları, sarayın harem hazinesine ayrılıyor, diğerleri köle pazarlarında satılıyordu. Erkek tutsaklarda “şirhor” (henüz bebe), “beççe” (3- 8 yaşın da), “gulâmçe” (8-12 yaşlarında), “gulâm” (buluğa ermiş), “sakallı” (yaşı geçkin), “pir” (ihtiyar) olarak gruplandırılıyor; gulâmçe ve gulâmların sağlıklı olanları asker adaylığına ayrılıp diğerleri yine satılarak hazineye gelir sağlanıyordu. Karamanoğulları, Aydınoğulları beyliklerinde de uygulanan Pençik yasasını, Osmanlıların da 1360'lardan başlayarak benimsedikleri; “seçmece” tutsak gençlerden bir ordu kurmaya yöneldikleri anlaşılıyor.
Askere duyulan gereksinim ve Pençik Kanunu'nun ancak sa vaş ve akınlar söz konusu olduğunda geçerli olması nedeniyle, 15. yüzyıl başında daha düzenli işleyecek bir sistem öngörülerek, Rumeli topraklarında yaşayan Osmanlı uyruğu Hıristiyan ailelerden -yine bir tür pençik vergisi gibi - işe yarar gençler, “devşirme oğlanı” adıyla alınmaya baş lanmış; bunun için bir de Devşirme Kanunu konulmuştur. Zamanla Bulgaristan, Yunanistan, Sırp ve Ulah memleketlerini, Arnavutluğu, Bosna ve Hersek'i, Macaristan'ın büyük bölümünü kapsayan Osmanlı topraklarında yaşayan Hıristiyan ailelerden, üç beş yılda bir, Devşirme Kanunu'na göre, 8 ila 20 yaşları arasındaki sağlıklı “seçmece” gençler devşirilmesi, 17. yüzyıl sonlarına kadar sürmüştür. Osmanlı belgelerinde, “esnaf-ı tâife- i döğşürme-i gulâman” olarak geçen devşirme oğlanlarını, 16. yüzyıla kadar beylerbeyleri, sancakbeyleri ve kadılar devşirirlerken, bu işlemin giderek iltimas ve rüşvete bulanması üzerine, merkezden, Yeniçeri ağasının onayı ile ocağın büyük zabitlerinden, her bölgeye ayrı ayrı devşirme eminleri atanmaya başlanmışsa da, rüşvetle oğlan vermekten kurtulma, önlenememiştir.
Yorumlar
Bir zamanlar en iyi asker ve devlet adamlarını yetiştirdi bu sistem
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız