Şehzade Ömer Faruk Efendi'nin Nişantaşı'ndaki köşkünün kapısı, 1920 sonbaharının soğuk bir gecesinde hızlı hızlı vuruldu, Gelen, yaveri Binbaşı Faik Bey'di. Yanında, “Ankara'yı temsil eden” biri olduğunu söyledi. Bu kişi Veliaht Abdülmecid’ in eski yaveri Yümnü Bey'di (Cumhuriyet döneminin generali ve daha sonra Ulaştırma Bakanı Yümnü Üresin).
"Ben Mustafa Kemal'den geliyorum" dedi Yümnü Bey ve bir zarf uzattı. Zarfı Veliaht Abdülmecit Efendi açtı, içinde Mustafa Kemal Paşa'nın kendisini Ankara'ya davet eden yazısı vardı. Yümnü Bey, "Bugün gidiyorum derseniz her şey hazır. Sizi Anadolu'ya geçirmek üzere tüm tertibat alınmıştır" dedi.
Ancak Veliaht Abdülmecit Efendi, ikilik yaratmak istemediğini belirterek teklifi reddetti. Şehzade Ömer Faruk Efendi bu durumda Anadolu’ya kendisinin geçme isteğini ortaya attı. Ama eşi Sabiha Sultan hamileydi, kararını erteledi. Aradan üç ay geçti. 1921'in Nisan ayında şehzade Ömer Faruk Efendi hazırlıklarını tamamladı. Gizli teşkilatla bağlantıya geçerek hareket gününü tespit etti. Bir İtalyan gemisiyle İnebolu'ya gitmek üzere yola çıktı. Gemide Şehzade'yi küçük bir dolabın içine sakladılar. Bu sırada İngilizler gemiyi tam 17 kez aradı. Ömer Faruk Efendi, 1952 yılında kendisiyle Mısır'da görüşen Mehmet Ataker'e yolculuğunu şöyle anlatıyor:
"Dolabın içi zindan kadar karanlıktı. İçerdeki hava gitgide azaldığı için güçlükle nefes alabiliyordum. Vapur tekrar durdu. Eyvah dedim! Haber aldılar beni buradan çıkaracaklar. Taban camı elime aldım. Gelenleri, sonra da kendimi öldürecektim.”
Şehzade ertesi sabah İnebolu'ya vardı ve hemen Mustafa Kemal Paşa'ya telgraf çekerek durumunu bildirdi. Ancak Mustafa Kemal Paşa'nın gönderdiği yanıt, Şehzade Ömer Faruk için tam bir şok oldu. Mustafa Kemal Paşa’nın telgrafında:
"Hanedan mensuplarının hizmetlerinden istifade edilecek zamanın gelmesine kadar, şimdilik İstanbul'da kalmalarının daha münasip olduğunu" söylüyordu.
Ömer Faruk Efendi bunun üzerine ikinci bir telgraf çekerek vatan vazifesi için geldiğini, dosdoğru cepheye de gidebileceğini yazdı. Ancak Ankara'dan başka yanıt gelmedi. Üç gün sonra Şehzade Ömer Faruk Efendi bir Yugoslav vapuruyla yola çıkarılarak İstanbul'a geri gönderildi. Ancak Ankara ve İstanbul arasındaki istihbarat yazışmalarında, Şehzade Ömer Faruk Efendi'nin 1921 Mart ayında Mustafa Kemal Paşa'ya gönderdiği ilginç bir mesaja rastlanıyor. Bu mesajda, Şehzade'nin Anadolu'da mevki ve yetkisinin kendi isteği doğrultusunda olmasını istediği ve bir miktar da para talep ettiği görülüyor ki; bu da Şehzade Ömer Faruk Efendi'nin Anadolu macerasının daha başından çelişkilerle dolu olduğunu gösteriyor.
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız