Sıkça dile getirilen bir iddia da Osmanlı’nın Anadolu'yu ihmal ettiğidir. Anadolu, Osmanlı İmparatorluğu zamanında, devletin topraklarından sadece bir kısmı idi. Osmanlı Beyliği, Söğüt ve çevresinde kurulmuş bir beylik olduğu için, Anadolu kökenli kabul edilip, burası İmparatorluk topraklarının ana çekirdeği olarak görülürse, mesele anlaşılmaz. Osmanlı İmparatorluğu'nun dünyanın en büyük imparatorluklarından birisi olarak tarih sahnesine çıkması, Anadolu sayesinde değil, siyasi direnişlerin az olduğu ve zengin Rumeli sayesinde olmuştur.
Osmanlı Beyliği'nin Rumeli'de kuvvetlendikten sonra Anadolu'yu içine aldığına dikkat etmek gerekir. Devletin ana siyasi organizasyonunu sağladığı bölge de Rumeli'dir. Osmanlı İmparatorluğu, Rumeli 'de öylesine sağlam bir yapı kurmuştur ki, Fetret Devri'nde Anadolu toprakları çok kısa sürede elinden çıkarken, Osmanlı büyük bir bölümü elinde kalan Rumeli toprakları sayesinde varlığını sürdürebilmiştir. Timur istilasından sonra Osmanlılar Rumeli'yi gerçek yurtları saymaya başladılar ve Ankara Savaşı'na kadar, başkent Bursa iken, bu gelişmeler sonucunda, Edirne başkent oldu.
Dikkat edilmesi gereken bir husus da Osmanlı devlet teşkilatında kurulan ilk yönetim birimlerinin Rumeli adını taşıması ve teşrifatta daha sonra kurulan Anadolu adlı birimlerden önde gelmesidir. Örneğin, Rumeli Beylerbeyliği Anadolu Beylerbeyliği’nden, Rumeli Kadıaskerliği Anadolu Kadıaskerliği'nden üstündü.
P. Wittek, Rumeli'nin Osmanlılar için 'varlık nedeni' olduğunu, Balkan Harbi sonunda Osmanlıların bu varlık nedenlerini yitirdiklerini söyler. Sofya'nın 1385’te, buna karşılık Erzurum'un 1518’de, Selanik’in 1387’de; buna karşılık Van’ın 1530’larda Osmanlı egemenliğine girdiği düşünülürse, durum daha iyi anlaşılabilir.
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız