Gerçekten de özellikle 11. yüzyılda Arap dünyasında Türk boylarının etkin olmaya başladığını görüyoruz. Bu tarihi buluşmadan hareket eden birçok araştırmacı, gölge oyununu Türkler'in yaratmadığını, ama Türkler aracılığıyla önce Ortadoğu'ya oradan da Anadolu'ya geldiğini kabul ediyorlar. Nitekim bazı çalışmalar, Orta Asya Türkleri'nin "kogurcak", "kavurcak" ve "kabarcuk" kelimeleriyle gölge oyununu tanımladıklarını ortaya seriyor. 1894 yılında Houtsma tarafından yayınlanan 13. yüzyıla ait bir Türkçe-Arapça sözlükte, bu kelimelerin "gölge oyunu"nu tarif ettiği belirtiliyor. Pawet de Courteille, 1870 yılında derlediği Doğu Türkçe sözlüğünde, "kavurcak" kelimesinin "perde arkasında gölge gösterimi sanatı" anlamına geldiğini yazıyor. Nitekim bu "kavurcak" kelimesi zaman içinde değişime uğrayarak "kolkurçak" biçimini alıyor ve bu kelime Orta Asya Türkleri'nin lehçesinde "kukla" anlamına gelmeye başlıyor, Bir başka araştırmacı Simoilovitch ise, Türkistan'da bu gösteriye "çadır-hayal", yani çadırda gerçekleştirilen hayal oyunu adı verildiğini söylüyor.
Bu konuda da kaynaklar birbirini tutmuyor. Ünlü "Tarih-i Cihanguşa" adlı eserin yazarı Cüveyni şu olayı anlatıyor: Birkaç Çinli sanatçı Cengiz Han'ın oğullarından Oktay ya da Ögöday önünde bir gölge oyunu düzenlerler, oyunun bir yerinde perdede, sakalından ata bağlanmış yaşlı bir Müslüman görülür. Buna müthiş sinirlenen Oktay Han Çinli sanatçılara ağır hakaretler ederek huzurundan kovar.
Ne var ki, Cüveyni'nin tanıklığı pek inandırıcı değil... Oktay Han'ın 1227–1242 tarihleri arasında hüküm sürdüğü biliniyor. Oysa Türkler'in "gölge oyunu" ile tanışmaları daha eski tarihlere dayanıyor. Hülagü Han döneminde Bağdat valisi olan Cüveyni, büyük bir olasılıkla böyle bir öyküyle Cengiz oğullarının İslam karşısında ne kadar duyarlı olduklarını göstermeye çalışıyor.
Yorumlar
Başka bir sanat olayı
Cidden eski dönem kültürüymüş
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız