Sürüngenlerin Dünya'ya hakim olduğu dönemde, yani yaklaşık 200 milyon yıl önce, bir yıl 385 gündü... Çünkü, bu etkileşimle Dünya'nın Güneş etrafındaki dönme hızı değişmiyor; sadece kendi ekseni etrafındaki dönme hızı etkileniyordu ve bir gün bugünkü ölçeklere göre 23 saatti... Daha eskilere gidildiğinde, Dünya'nın kendi ekseni etrafındaki dönme hızının arttığı, dolayısıyla günlerin kısaldığı görülüyor. Örneğin, bitkilerin suyu terke-derek kıyılara çıkmaya başladığı 400 milyon yıl öncelere gittiğimizde, yılın 405 gün, günün de 21.5 saat olduğu anlaşılıyor. İlk omurgalı hayvanların ortaya çıkmasından hemen önce, yani denizlerin henüz yeni evrimleşmiş zırhlı omurgasız hayvanlarla tamamen dolduğu 600 milyon yıl önceleri de, bir yıl 425 gün, bir gün ise 20 saatti.
Amerikalı bilim adamı J. Wells'in kısa bir süre önce, belirli mercanların vücutlarındaki katmanların sayılmasına dayalı olarak geliştirdiği yönteme ve gözleme dayalı bilgiler. Wells'in yöntemi, denizlerin gelgit bölgesinin etkin olduğu, yani suyun tamamen çekildiği ve daha sonra yükseldiği bölgelerde yaşayan bazı mercan türlerinin, suyun gelişine göre yaşamsal işlevlerini arttırmaları gerçeğine dayanıyor. Çünkü, mercanın vücudunda, gel-git'e bağlı olarak ince bir kalker tabakası birikiyor. Gelişmiş bir mikroskopla yapılan gözlemlerde, bu mercanlarda bir yılda 365 tabakanın biriktiği görülüyor. Yaz ve kış etkinliği ısı değişikliklerinden dolayı birbirinden farklı olduğundan, yıllar sonra bu katmanları birbirinden ayırmak da kolaylaşıyor. Çok eski dönemlerden kalan fosil kalıntılarından, katman sayıları da jeolojik devirlere göre karşılaştırılıyor ve bu karşılaştırmada eskiye gidildikçe katman sayılarında artma, yani Dün-ya'nın kendi çevresinde dönme hızındaki artma belirleniyor. Aynı jeolojik katmanlarda bulunmuş olanlarda eşit sayıda tabakanın bulunması, Wells'in yönteminin kesin bir doğrulukla işlediğini kanıtlıyor.
Birçok canlının yıllık ve günlük ritmik hareketinde, Ay'ın etkisinin büyük bir önemi olduğu su götürmez bir gerçek... Özellikle, akşam karanlığında aktif hale geçen birçok canlı türü, çiftleşme, yumurta bırakma ve hatta göç etme gibi eylemlerini Ay'ın dönemlerine göre ayarlıyor. Bazı yengeç türleri, kıyılara ancak dolunayda çıkıyor ve bazdan da dolunayda yumurta bırakıyor. Belki bu nedenle, insanlık tarihi boyunca, mitolojik olarak bazı doğaüstü yaratıkların ve anormal canlıların ortaya çıktığının ve korkutucu eylemler yaptığı söylenceleri Ay'ın dönemleri ile ilişkilendirildi... Birçok memeli hayvanın, örneğin kurtların, çakalların ve diğer yırtıcı hayvanların uluma ve saldırma eylemlerinin Ay'ın dönemlerine göre değiştiğine ilişkin gözlemler, henüz günümüz bilimince yeteri kadar açıklanamadı... Böylesine benzer bir etkinin, bilimsel olmamakla birlikte insan psikolojisi üzerine de etkisi olduğu hâlâ söyleniyor. Ancak, çoğunlukla Batı toplumlarında sözü edilen efsanevi "Kurt Adam"ın, Ay'ın etkisiyle doğrudan ilişkisi olduğu söylenemez; bunun bilimsel bir dayanağı yoktur... Sinema ve edebiyatta masalsı bir biçimde işlenen bu olayın, ancak pek ender olarak doğumla ortaya çıkan "genetik bir hata" olarak açıklamak mümkündür...
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız