Ay'ın çekim gücü, Dünya'nın Ay'a bakan tarafında suların Ay'a doğru yükselmesine, 12 bin kilometre uzaklıkta bulunan tam ters tarafta ise, çekim gücünün aradaki mesafenin karesi oranında azalmasından dolayı, suların yine ters tarafa, yani Ay'ın bulunduğu tarafın aksi yönüne yükselmesine neden olur. Böylece biz, günde iki kez suların kabardığını görürüz; birinciyi çekimin artmasından, ikincisi çekimin azalmasından dolayı.
Konuya ilgi duymayan çoğu kişi, bu gel-git dalgalarının her 24 saatte bir Dünya'nın çevresinde döndüğünü zanneder. Çünkü doğası itibariyle Dünya'nın hareketsiz olduğuna koşullanmıştır. Gerçekte, denizlerdeki su kütleleri, Ay'ın çekiminden dolayı Ay'a bakan tarafta, çekimin azalmasından dolayı da ters tarafta bir miktar yükselir ve yükselen kısımdaki suyun hareketleri diğer su kütlelerine göre bir miktar azalır. İşte bu etkileşim, Dünya'yı sürekli yavaşlatmaktadır. Bu nedenle de, uzun bir gelecekte, Dünya'nın kendi etrafında dönmesinin durması kaçınılmaz olacaktır.
Hep kendisinin varlığını merkez ve esas alarak Dünya ve evren olaylarını çözümleme alışkanlığı kazanmış olan insanoğlu, gel-git olayının açıklama ve yorumlanmasında da aynı hataya düşer. Copernicus'un tartışılmaz gözlemine karşın, biz hâlâ "Güneş doğdu, güneş battı" deriz. Ptolemeaus'un zamanındaki gibi, yıldızlar doğudan batıya hareket ediyormuş gibi konuşuruz. Her iki durumda da bu gökyüzünün altında kayan ve dönenin gerçekte Dünya'nın kendisi olduğunu bilmemize karşın.
Çünkü beynimiz, evrenin gerçek doğal yapısını öğrenmek için değil, evrenin sunduğu koşullarda ayakta kalabilmemizi sağlayabilmek için, doğal gelişim süreci içinde evrimsel olarak gelişmiştir. Bu nedenle, gerçeği tam objektif olarak algılayamaması, ya da yanlış yorumlaması doğasından gelir. Çünkü, doğal güçlerin tümünü, gerçek yapısıyla değil, ancak kendisi ayakta kalacak şekilde yorumlamak zorundadır.
Yorumlar
çok ama çok acayip bir şey geliyor bu bana müthiş
İlginç. Ay hakkındaki tüm gerçekleri bilebilsek keşke.
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız