İnsanoğlu, bu doğa olayına egemen olabilmek ve tehlikesini azaltmak için, karları bombalamaktan, dev beton duvarlara kadar çeşitli aktif ve pasif korunma teknikleri geliştiriyor. Ne var ki, bütün bu tekniklerin devreye girebilmesi ve etkili sonuçlar alınabilmesi için kar konusunda bilgilenme çok ama çok önemli... Bugün nivologların en ağırlıklı biçimde eğildikleri konu, kar birikiminin oluşumu konusunda en kısa zamanda en çok bilgiyi edinebilmek... Örneğin Alp Dağları'ndaki çığ riskleri, bugün 1500 ile 2000 metre yüksekliğe yerleştirilmiş tam 140 ölçüm merkezinden gelen bilgilerle değerlendiriliyor. Bu merkezlerde karın derecesi ve diğer değişiklikleri günde iki kez ölçülüyor ve haftada bir de karın dayanıklılığı, derinliklerindeki yoğunluk gibi diğer parametreler ele almıyor.
Ancak, karın niteliği konusundaki bilgilenmenin geleceği kesinlikle bu ölçüm merkezlerinde değil, gözlemleriyle uzay uydularında... Bu uydular her 30 dakikada bir yeryüzüne, kar kütlesinin yüksekliği ve beş metre derinliğe kadar tabaka tabaka sudaki katılık konusunda bilgi gönderebiliyorlar. Bu gelen bilgileri değerlendiren nivologlar, ardından daha geniş bilgi için başka tekniklere başvuruyorlar. Örneğin, Albertville Kış Olimpiyatları'nda "Safran", "Crocus" ve "Mepra" denilen üç aletten yararlanıldı. Bunlar birbirleriyle bağlantılı olarak çalışan aletlerdi... Safran, belli bir rakımda ve belli bir noktada yamaçlardaki meteorolojik verileri topluyor. Crocus ise, kar örtüsündeki fiziki ve kimyasal süreçleri kaydediyor. Mepra'nın fonksiyonu da teşhis koymak... Safran ve Crocus'ten gelen bilgileri değerlendiriyor ve uygun korunma programını belirliyor.
Ne var ki, bütün bu gelişmiş teknolojilere karşın çığ, insanı çoğunlukla habersiz yakalayan bir felaket... Bilim adamları bile çığın 24 saat önceden öngörülemeyeceğini kabul ediyorlar. Öyleyse yapılacak tek şey, karlı yamaçlardan uzak durmak ve kayak merkezlerini düzlüklerde açmak...
Yorumlar
Araştıranlara kolay gelsin
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız