"Doppler Kayması" denilen olayın ilkeleri ise şöyle: "Eğer bir yıldız bizden (Dünya'dan) uzaklaşıyorsa, gösterdiği tayf çizgileri kırmızıya; aksine olarak yıldız bize yaklaşıyorsa tayf çizgileri mora doğru kayıyor..." Buradan yola çıkılarak galaksilerin ünlü "kırmızıya kayma"sı bulunuyor. Galaksiler bizden ne kadar uzaksa, tayfları o kadar çok kırmızıya kayıyor. Buradan da evrenin genişlediği sonucu çıkartılıyor.
1802 yılında Wollston, Newton'un deneylerini tekrarlarken, Güneş'in tayfında dört karanlık çizgi bulmuştu. Güneş'in tayfı, bu kez içinde nitrik asit, turpentin yağı gibi farklı sıvılar içeren prizmalarla alındı ve yine aynı tayf elde edildi. Yanı tayf, kırılan ortama bağlı değildi. Daha sonra 1815 yılında, bu kez Fraunhofer, Güneş tayfında 574 karanlık çizgi buldu. Bu çizgileri, Dünya'nın atmosferinin neden olduğu soğurma çizgilerisandı. Fakat Frauhofer, birçok parlak yıldızın tayfını alıp bunların Güneş'inkinden tamamen farklı olduğunu görünce, bu düşüncenin de yanlış olduğu anladı.
Frauhofer aynı zamanda, Dünya elementlerinin çizgilerinin konumları ile Güneş'in ve yıldızların karanlık çizgilerinin tayftaki konumları arasında bir uygunluk olduğunu da farketti. Ancak buna bir anlam veremedi. Daha sonra Kirchoff, "Yıldızlar ve Güneş'in akkor halindeki çok sıcak cisimler olduğunu, etraflarını da daha az sıcak ve ince bir atmosfer tabakasının kapladığını" buldu. Tayfta görülen karanlık çizgiler, birçok gök cisminde bulunan atmosfere aitti.
Venüs, ışığını doğrudan Güneş'ten alıyor. Venüs ışığının tayfında yüzde 90 oranlarında CO2 (karbondioksit) gazı gözleniyor. Eğer Venüs'ün atmosferi olmasaydı, elde edilen tayf, Güneş'in tayfının tıpkısı olacaktı. Bunun anlamı çok açık; Venüs'ten yansıyarak gelen Güneş ışığı, Venüs atmosferinde bulunan CO2 gazı tarafından soğuruluyor. Venüs tayfında soğurma bantları gözleniyor. Aksi durumda Venüs'e inmemiz gerekecekti. Oysa şimdi buna gerek yok. Aynı sonuç uydularla yapılan araştırmalarla da onaylanıyor...
Bütün yıldızların tayfında çok kuvvetli "Groller" çizgileri görünüyor. Bu bütün evrende ve galaksilerde hep aynı... Bu da evrendeki en bol elementin hidrojen olduğunu kanıtlıyor. Çünkü, her tarafta en belirgin çizgiler hidrojen çizgileri... Hidrojenden sonra gelen element ise helyum... Helyumdan daha ağır elementlerin toplam kütlesi, yıldız kütlesinin yüzde 3'ünden fazla değil... Yıldız tayflarından bu kimyasal bileşikleri görüyoruz.
Yorumlar
İlginç ama uzay bilimi için çok önemli bir keşif
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız