İbni Sina'nın "El-Kanun fi't-Tıb" kitabı, hiç kuşkusuz en önemli ve en ünlü yapıtıdır. Bu eser, gerçekten de o zamana kadar tıp biliminde yazılmış olanları geride bırakmış ve benzeri asla yazılmamıştı. İbni Sina'nın öğretileri, Rönesans döneminin üniversitelerinin birinci eğitim kitabı oldu. Modern tıbbın simgeleşmiş isimlerinden biri olan Sir William Osler'in deyişiyle, "Bu kanun, tıpta her çağın kutsal kitabı oldu."
"El-Kanun fi't-Tıb"daki konular dikkatle incelendiğinde, İbni Sina'nın modern tıp için de geçerli olan pek çok ilkeyi belirlediği görülüyor. Yaşadığı dönemde mikroskop bulunmadığı halde, hastalıkların, "mikrop"ları anımsatan yaratıklarca oluşturulduğunu öngörmüştü. Bu muhteşem kitap, Avrupa'nın başlıca üniversitelerinde, 700 yıl boyunca okutulan temel başvuru kaynağı oldu.
Bugün, Paris Üniversitesi'ndeki tıp fakültesi öğrencileri, St. Germain Bulvarı yakınlarındaki büyük konferans salonuna girdiklerinde, yalnızca iki kişinin boy portresiyle karşılaşıyor: İbni Sina ve Er-Razi. Tıp yoktu, onu Hipokrates var etti; ölmek üzereydi, Galenos onu canlandırdı; dağınıktı, Razi onu bir araya getirdi; eksikti, İbni Sina da onu tamamladı...
Bilim tarihinde adı sıkça geçen, tüm dünyada saygı ile anılan dahi kimdi? Bu büyük bilim insanı, İbni Sina adıyla bilinen, Hüseyin ibn Abdullah ibn Ali ibn Sina'dır. Arap kaynaklarında Aristoteles ile Farabi'den sonra "Üçüncü Öğretmen" (El Muallim el Sâlis) adıyla anılır. Latinler ise ona Avicenna derlerdi.
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız