İbni Sina, 980'de, Buhara yakınlarında Afşana köyünde doğmuş, genç yaşında ailesi ile Buhara'ya göçmüş ve oraya yerleşmişti. Babası tarafından bilginlere emanet edilen İbni Sina, 10 yaşına geldiğinde Kuran-ı Kerimi ezberlemişti bile! Genç yaşında olağanüstü zekâsını kanıtlayarak hocalarının seviyesini aşmıştı. Tıp kendisine cazip gelince, bulabildiği tüm kitapları hiçbir zorlukla karşılaşmaksızın kolayca okudu. Bu sırada, henüz 16 yaşındaydı.
Erken yaşta tıp alanında yıldızı parlayan İbni Sina'nın ünü tüm dünyaya yayıldı ve Buhara sultanı Nuh ibn Mansur es-Samani'nin özel doktoru olarak görevlendirildi. Böylece İbni Sina, o ana kadar hiç görmediği birçok değerli kitabın bulunduğu sarayın zengin kütüphanesine girmeye hak kazandı. 18'ine geldiğinde ise modern tıbbın ilk kitabını zihninde kurgulayacak seviyeye ulaşmıştı.
"Tıp zor bilimlerden biri olmadığı için, kısa zamanda bu bilimde şöhret olanların bile beni dinlemeye gelecek ve benden tıp öğrenecek kadar şöhrete ulaşmam şaşırtıcı değildir. Hastaları muayeneye başladım ve deneme sonucu elde edilmiş anlatılmayacak kadar çok tedavi yöntemi buldum. O dönemde 16 yaşındaydım. Bu sıralarda bilimi özümsüyordum. Bugün o bende olgunluğa erdi, bundan sonra yeni bir şey bulamadım."
Bu dahi, 20'li yaşlarında çeşitli bilim dallarında eserler vermeye başladı. Felsefe, mantık, ahlak, tıp, matematik, astroloji, müzik, dilbilgisi ve fıkıh, bu dalların sadece birkaçıydı. O, bilginin tüm dallarında, büyük bilginlerle mektuplaşıyor ve tartışıyordu. Hem yaşadığı dönemde hem de çağlar boyu, İslam ülkelerinde olduğu kadar, Hıristiyan Avrupa'da da kendisine layık olduğu yeri bulmuştu.
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız