İnsan da diğer hayvanlar gibi doğuştan bazı kabiliyetlere sahiptir. Bu kabiliyetler öğrenme ve deneyimle alakalı olmayıp tamamen genetikle ilgilidir ve ana rahminde beynin gelişmesi sırasında kendi kendine oluşur. Memelilerin bir kısmı beynin olgunluğa erişme safhasını doğduktan sonra anneden dışarıda geçirirken bazıları da tüm gelişmelerini tamamlamış olarak doğar. İnsan yavrusu başka bazı hayvan yavrularına oranla prematüre olarak, yani vaktinden evvel doğar ve gelişmesini doğumdan sonraki ilk bir yıl içinde tamamlar.
Hayvanlar âleminde gelişmişlik düzeyine göre bir sınıflandırma yapıldığında, üst kademelere doğru gidildikçe yavru sayısının azaldığı ve yavrunun kendi başının çaresine bakabilecek duruma daha geç ulaştığı görülüyor. Bu durumun oluşmasına etki eden en önemli faktör yavrunun güvenliğidir. Canlıların üremelerindeki amaç, türün devamlılığını sağlamak için yeni nesiller olduğuna göre, yavrular hayata geldiklerinde bulundukları ortam ve yaşam şartlarına göre, genetik olarak bazı önlemlerin alınmış olması gerekir.
Dünyaya gelir gelmez yürümeye başlayanlar genellikle av durumunda olan ot obur hayvanlardır. Doğadaki düşmanlar her zaman savunmasız yavrulan kolay hedef olarak seçtiklerinden bu yavrular doğdukları andan itibaren hızlı hareket etmeyi, tehlikelerden kaçarak kurtulmayı becermek zorundadır. Avcı etoburların böyle aceleleri yoktur. Onların yavruları yuvalarında annelerinin avdan dönmesini bekleyerek büyür. Onlar için yürüme, kendi başlarına avlanma ve beslenmeyi öğrenmek için gereklidir ki, bu da epey bir zaman alır.
İnsan yavrusunun doğunca hemen yürüyememesinin bir diğer nedeni de hayvanlar gibi dört ayak değil de iki ayak üzerinde durmasıdır. İnsanın baş kısmı ağırdır, onu dengeleyerek dik olarak ayakta durması, yürüyüp koşması hiç de kolay değildir. Ayaklar üzerinde ağırlık kaydırma kaslarda ince ayara gerek gösterir ki, bu da ancak göz ve orta kulak dahil, birçok alıcıdan beyne gelen sinyallerin değerlendirilmesiyle olur. Bu nedenle bebekler için iki ayak üzerinde durmak zordur ve önce ellerini de yere koyup, dört ayaklıymış gibi emeklerler.
İnsan yavrusunun gelişimini tamamlayamadan doğması ile ilgili başka etkenler de vardır. Örneğin insanın gelişmiş beyni fiziki olarak da daha büyük kafa gerektiriyor. Bu nedenle insan yavrularının kafaları bedenlerine oranla diğer hayvan yavrularına göre daha büyük oluyor ve beyinleri gelişmeyi anne dışında tamamlıyor. Eğer bebeğin beyni tüm gelişmesini anne kamında tamamlasaydı, belki doğar doğmaz yürüyebilecekti ama ana rahmini terk ederken bu iri kafayla kanaldan geçmesi hem kendisi hem de annesi için tehlikeli olacaktı.
Geyik, yavrusunu doğurunca onu aslana karşı iyi koruyamaz, bu nedenle iyice gelişip, koşup kaçabilecek yetişkinliğe gelene kadar onu içinde tutar. Geyik yavruları gözleri açık doğarlar, kas, kemik ve sinir sistemleri ile ilgili fizyolojik gelişmelerini tamamlamış olarak hemen yürüyebilirler. Bu tür hayvanlar hayatta kalabilmek için yürüme, beslenme ve iletişim kurma kabiliyetlerini mümkün olduğunca erken geliştirmek zorundadır.
Yeni doğmuş insan yavrusu hemen ayağa kalkıp yiyecek aramak için acil ihtiyaç duymaz. İnsan diğer hayvanlardan daha uzun ömürlü olduğu için uzun bir çocukluk dönemi geçirip yetişkinliğe kadar kendisi için gerekli bilgileri öğrenebilir.
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız