Son bir test olarak araştırma grubu S. M.’ye çok bilinen bazı korku filmleri gösterdi. Filmler laboratuar şartlarında en etkin ve güvenilir duygu indükleyici araçlar olarak kabul edilir. S. M.’ye 15-20 korku filmi izletildi. Arada mutluluk, üzüntü, kin, nefret, sürpriz duygularını hissettirecek klipler de gösterildi. Sorulara verdiği cevaplardan S. M.’nin korku filmleri dışındaki filmleri seyrederken, seyrettiklerine uygun duygular yaşadığı ortaya çıktı. Bu da onun korku dışındaki duyguları yaşamakta herhangi bir probleminin olmadığını gösteriyordu. Fakat korku filmlerini seyrederken hiç de normal biri gibi davranmıyordu, S. M.’de korkudan eser yoktu. Onun için bu filmler ilginç ve zevkliydi. Bütün bu çalışmaların sonuçları S. M.’nin korku duygusunu yaşamadığını gösteriyordu. Damasio S. M. ile yirmi yılı aşkın bir süre önce tanışmıştı. Onun dikkatini çeken S. M.’nin beyin tomografisinde (Computed Tomogtaphy- CT taraması) beynin amigdala adı verilen kısmının tamamen kalsifiye olduğunun (kalsiyum birikimi) görülmesiydi.
Amigdala adını, şeklinin bademe (Latince amydale badem anlamındadır) benzemesinden alır ve beynin her iki yarısında yer alır. Duygular konusunda kilit rol oynayan amigdalaya beynin farklı bölgelerinden doğrudan veya dolaylı olarak bilgi ulaşır. Amigdaladan da beynin diğer kısımlarına uyarılar gider. Damasio ve New York Üniversitesi’nden Jopeph LeDoux (Emotional Brain ve Synaptic Self adlı kitapların da yazarı) ve Michael Davis’in çalışmaları yüzdeki korku ifadelerinin tanınmasında, korkuya bağlı koşullanmada ve korkunun ifade edilmesinde amigdalanın kilit rol oynadığını gösteriyor. Damasio duygular konusunda yaptığı çalışmalardan, duyguların aslında beyinde sadece sınırlı sayıdaki birkaç bölgede üretildiğini ve bunların beynin subkortikal bölge adını verdiğimiz iç kısmında yer aldığını öğrendiğini bildiriyor. Amigdala da bu bölgelerden biri. LeDoux göz ucuyla yılana benzer bir cisim gördüğümüzde beynimizde neler olup bittiğini şöyle açıklıyor:
“Yılana benzer bir cisim gördüğümüzde sıçramamızı sağlayan aslında amigdaladan gelen sinyaldir. Göze gelen ve beyince algılanan bu görüntü sinyali, önce talamusa ulaşır. Talamus gelen bu mesajı adeta ham şekli ile doğrudan amigdalaya iletir. Bir yandan da görülen cisimle ilgili çok daha detaylı bilgiyi beynin görmeyle ilgili bölgesi olan görsel kortekse ulaştırır. Görsel korteks bu bilgilerin ışığı altında değerlendirme yaparak görülen şeyin gerçekte ne olduğunun kavranmasını sağlar. Bu bilgi de tekrar amigdalaya gönderilir. Korteks amigdalaya çok daha detaylı bilgi gönderir, ama bütün bu işlemler görüntü ile ilgili mesajın doğrudan amigdalaya ulaşmasına kıyasla çok daha uzun sürer. Fakat amigdalanın hızlı tepkisi sayesinde henüz görünen şeyin yılan mı yoksa yılanı andıran kıvrılmış bir halat mı olduğunu ayırt etmeye zaman bulamadan o şeye karşı fiziksel tepkimizi vermiş oluruz. Gerçekte gördüğümüz şey yılana benzeyen halat bile olsa, ona karşı yılan görmüş gibi tepki vermemiz hayatta kalmamız açısından son derece önemlidir.”
S.M.’nin beyin CT taraması amigdalasının tamamen kalsifiye olduğunu, dolayısıyla normal işlevini yerine getirmesinin imkânsız olduğunu gösteriyordu. Beyninde başka bir araz yoktu. Zaten klinik testler de S. M.’nin korku dışındaki beyin işlevlerinin normal sınırlar içinde olduğunu göstermişti. Bütün bu veriler amigdalanın korku duygusunun yaşanmasında kilit olduğunu gösteriyor.
Yorumlar
İyi gibi duruyor ama değil
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız