Bu sorunun yanıtı onlara göre en azından şimdilik kromozomlarda gizli. Kısacası, ‘Ölümsüzlüğün ya da ölümün şifresi’ büyük bir olasılıkla kromozomların uçlarında bulunan ve hücrelerin çoğalma kapasitelerini belirleyen ‘telomer’ adı verilen alanda saklı. Vücudumuz milyarlarca hücreden oluşuyor. Hücrelerimizin ortak veya farklı özellikleri var. Özellikleri aynı olan hücreler bir araya gelerek doku ve organları oluşturuyor. Hücreleri yöneten talimatlar ise “DNA” denilen yapının içindeki şifrelerde muhafaza ediliyor. Hücrelerimizi, yani bizi işte bu şifreler yönetiyor. Bu şifrelerin verdiği kararlarla yiyor, içiyor, düşünüyor, seviniyor, üzülüp ağlıyor ya da mutlu oluyoruz. Yine bu şifrelerin verdiği kararlarla acıkıp doyuyor, susuyor, sevişiyoruz. Kısacası her şey DNA’mızdaki o şifrelerde gizli.
DNA: KARAR VERİCİ
DNA denilen bu “büyük karar verici” gücün yapısı bir merdivene benziyor. Bu merdivenin basamakları Adenin, Timin, Cytosin ve Guanin adı verilen kimyasallardan oluşuyor. Yalnızda dört kelimeden oluşan bu dünyanın en basit ama en büyük, en güçlü ve en karmaşık merdiveni bize, bedenimize her gün yüzlerce, binlerce talimat veriyor. Bu talimatlardaki bir hata bazen daha siz doğmadan hayatınıza ciddi darbeler indirebiliyor. Ya da bu talimatların içine gizlenmiş küçük hatacıklar ileri yaşlarda kan basıncınızı, kan şekerinizi, kan kolesterolünüzü yükseltiyor, kalp krizi, felç geçirmenize sebep olabiliyor. Ayrıca DNA’nızın bütünlüğünün korunması doğumdan ölüme kadar zorunlu olan bir süreç. Onda meydana gelebilecek en ufak herhangi bir hasar bağışıklık sisteminizin çökmesine, alerjik problemlere yol açabiliyor, kanserle sonuçlanabiliyor. Özetle DNA’mız çok ama çok önemli.
TELOMER NEDİR
Genetik kodlarımızın yer aldığı DNA’nın içine sıkıştırıldığı biyolojik materyallere ise kromozom deniyor. Her bir DNA bir kromozomun içine sıkıştırılıyor. Her hücrede aynı sayıda, yani 46 kromozom var. Kromozomları bugün basit tetkiklerle bile gözlemek, resimlemek ve onlarda meydana gelen kırılmaları, kopmaları belirlemek mümkün olabiliyor. Kromozomların en uç kısımları ise “telomer” adını alıyor. Son zamanlarda yapılan birçok çalışmada bilimciler hayatımızın süresini belirleyen temel karar vericinin işte bu telomer isimli yapıyla alakalı olabileceğini ortaya koydu.
Aslında daha altmışlı yıllarda Amerikalı bir araştırmacı Leonard Hayflick hücresel yaşlanmanın temel belirleyicisinin telomer olabileceğini ileri süren bir görüş ortaya atmıştı. Anatomist Hayflick araştırmaları sonucunda “biyolojik yaşlanmanın temel karar vericisinin kromozomların ucundaki telomer isimli bölümler” olduğunu ileri sürmüştü. Bu yıl Nobel ödülünü alan araştırmacının çalıştığı alan ve ona ödül kazandıran alan da telomerle ilgili.
Bu yılın tıp Nobel’ini kazanan Dr. Elizabeth Blackburn yaptığı çalışmalarla DNA’nın işte bu en gizemli bölümünün telomerlerin yapısını aydınlatan önemli bulgulara ulaştı. Dr. Blackburn ve arkadaşlarının yaptığı çalışmalar telomer yapısının bütünlüğünü korumaya yarayan “telomeraz” maddesinin gençlik iksiri olabileceği ya da kanserle mücadelede önemli bir unsur olarak kullanılabileceği yönündeki düşünceleri iyice güçlendirdi. Nedeni içeriğimizin devamında...
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız