Temel şemada, sıvının düşüşü çarklı bir tekerleği harekete geçiriyor; bu da bir Arşimet vidasını çalıştırıyordu. Arşimet vidasının işi, tekrar aşağı düşmesi için suyu yukarı çıkartmaktı. Bu amaçla yaylar, sarkaçlar, mıknatıslar; hatta suyun çok ince kılcal borularda yükselmesinden bile yararlanıldı.
Fransız bilgin Lavoisier, insanlarla hayvanların, nefes alırken ve hareket ederken, besinlerden alınan enerjiyi yavaş yavaş yaktıklarını gösterdi. Ve böylece sürekli hareket eden hayvan-makine düşüncesi de kesin olarak çöktü. Buna karşın, bazı araştırmacılar, konuyu savunmaya devam ettiler.
Yine 1800'e doğru, İtalyan fizikçi A. Volta elektrik pilini icat ettiği zaman, icadın yıpratmayacağı (kullanılsa bile) ve hiç durmadan enerji verebileceği sanıldı. Gerçek böyle çıkmayınca da bir yapım hatası üstünde duruldu. Pil ya da dinamoyla sürekli hareket sağlama ümidi, 1850'de Joule'ün, enerjinin karşı konmaz bir şekilde ısıya dönüştüğünü göstermesiyle ciddi olarak yıkıldı.
Ancak, bu noktada olaya bir başka açıdan da bakmak gere. Yüzyıllar boyunca bu tür makineler yapma uğrunda harcanan emekler tümden boşa çıkmadı. Makinelerin çalışmadığı görülünce, bilginler "neden" aramaya yöneldiler ve sonunda da termodinamik ilkeleri ile sürekli hareketin olanaksızlığını keşfettiler.
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız