Dünyanın her köşesinde bir alay çocuk ve bir o kadar da yetişkin insan, akıl kapasitesini ölçen testlerin karşısında ter döküyor. Üstelik bu testlerin sonuçları, deneklerin yaşamını büyük ölçüde etkiliyor. Çünkü IQ'nun altında, sadece aklın ne olduğunu iyi bilen değil, bu aklı objektif değerler çerçevesinde ölçtüğünü düşünen bilim insanlarının inancı yatıyor. Ama IQ'nun bir insanı tanımak için en sağlam ölçüt olduğu düşüncesi, bugün artık pek çok çevrede tartışılmaya başladı; hem de çok radikal olarak. Amerikalı evrim biyoloğu Stephen Jay Gould, "İnsanların zekasını tek bir ölçüte göre ölçmek, sosyal önyargıların ölçümüdür" demiştir.
IQ karşıtları da, genel olarak aklın tek bir sayıya indirgenmesine karşı çıkıyorlar; aklı yeteneklerin araştırılmamasına değil. Yine de, "zekayı ölçen testler" in yerine "kendini gözlemleme stratejileri" geliştirenler de mevcut. Çünkü sayıları gittikçe artan modern araştırmacılar, bu tip stratejilerle insanların akıl kapasitesinin artacağını, yani aklın öğrenileceğini savunuyorlar. Kendilerine "psikometreci" diyen IQ'cular, insanların önüne test sayılarını, test cümlelerini ve tamamlanması gereken bilmece resimlerini koymaya devam ediyorlar.
Bütün eleştirilere rağmen ‘’IQ’’ testleri, yeteneğin, yani aklın gizli gücünün göstergesi olarak kabul ediliyor. Araştırmacılar, daha aklın kesin tanımını bile oluşturamazken. Sadece deneklerin, belirli bir süre içerisinde gösterdikleri performansı ölçüyorlar. Yale Üniversitesi'nden psikolog Robert Steraberg'in dediği gibi; "Sanki özel yaşantımızda ve iş dünyasında, 5-50 saniye arasında çözmemiz gereken bu sorulardan başka sorunlarımız yokmuş gibi".
Amerikalı psikolog Howard Gardner, yıllar önce IQ'dan vazgeçmenin öncülüğünü yapıyordu. Gardner, tek bir ölçüte göre saptanan zekanın yerine 7 eşit faktöre dayanan "çoklu zeka" kuramını öneriyor. Örnek olarak, bu yedi eşit faktörden biri olan "linguistik (dilsel) zeka" insanın dille ne yaptığını belirtirken, "bedensel-kinestetik zeka" sportif faaliyetlerdeki ölçü oluyordu. Gardner'a göre, bunların yanında "matematiksel-mantıksal zeka", "uzamsal zeka" ve "müzikal zeka" da vardı. Ayrıca, kişinin kendi duygulanımlarına yaklaşırken gösterdiği duyarlılık "içsel zeka" nın, başkalarına eğilirken gösterdiği duyarlılık da "dışsal zeka" nın alanına giriyordu. Gardner'a göre, bir kişide bu zeka türlerinden biri diğerlerine oranla daha gelişkin olabileceği gibi, aynı kişi birkaç türde birden, çok azı da hepsinde gelişkin olabilirdi.
Yorumlar
Zeka farklı açılardan bakıldığında daha iyi anlaşılabilir
Devamı için kategorimizde kalın
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız