Uzaylı yaşamı arayışı, Dünya'nın ürettiği devasa gürültü nedeniyle her zaman sekteye uğramış ve uzaylı sinyallerini tüm yerel gürültüden ayırmayı zorlaştırmıştır.
Ancak yıldızlararası uzayda seyahat eden radyo sinyallerini tanımaya yönelik yeni bir yöntem, aramayı önemli ölçüde daraltabilir.
Tekniği açıklayan bir makalenin yazarlarından ve Berkeley Dünya Dışı Zekâ Araştırmaları Merkezi'nin (SETI) direktörlerinden astrofizikçi Andrew Siemion, "Bence bu, radyo SETI alanında uzun zamandır kaydedilen en büyük ilerlemelerden biri" diyor.
Samanyolu'nun uzak tarafında yaşayan yabancı bir uygarlık tarafından yayılan radyo dalgalarının Dünya'ya ulaşması için yıldızlararası uzayda 100.000 ışık yılı yol kat etmesi gerekecektir.
Bu radyo dalgaları yıldızlararası uzayın çalkantılı, iyonize plazmasıyla karşılaştıklarında dağılacaklardır.
Bu tür bir bozulma yıldızlararası uzay yolculuğuna özgüdür ve daha önce pulsar adı verilen hızla dönen yıldızlar arasında gözlemlenmiştir.
Bu saçılma, radyo dalgalarının birbirleriyle etkileşime girmeye başladığı 'difraktif sintilasyon' adı verilen ayırt edici bir 'pırıltı' üretir.
Astrofizik doktora adayı Bryan Brzycki, Siemon ve SETI'nin Breakthrough Listen projesindeki meslektaşlarıyla birlikte, bu yıldızlararası pırıltıya sahip radyo dalgalarını 'meşhur samanlıktan' seçebilen bir program geliştirdi.
Siemion şöyle diyor: "İlk kez, elimizde tek bir sinyal varsa, bunu radyo frekansı parazitlerinden ayırt etmemizi sağlayabilecek bir tekniğe sahibiz."
SETI onlarca yıldır gökyüzünü tarayarak yalnızca uzaylı teknolojisi tarafından üretilebilecek radyo dalgalarını arıyor.
Zaman zaman, evrenin beyaz gürültüsü arasında garip bir frekans yükselir.
O anlarda araştırmacılar sanki bir radyoyu parazitli bir frekanstan müzikli bir frekansa ayarlamış gibi olurlar.
Çok dar bir frekans aralığında, bir FM radyodan veya Voyager uzay aracından gelen sinyalleri grafiğe döktüğünüzde göreceğiniz gibi net, sürekli bir sinyal vardır.
Yıldırım, Güneş, pulsarlar ve süpernovalar gibi doğal fenomenler bu dar sinyalleri üretemezler. Gökyüzünde çok daha geniş frekanslarda gürlerler.
Ancak bu sinyallerden şüphelenmek için her türlü neden olsa da, bunların çoğu uydular, cep telefonları, Wi-Fi veya mikrodalgalar gibi insan müdahalesi ile yaratılan parazitlerdir.
Örneğin, 1977'de Ohio'daki bir radyo teleskopu tarafından tespit edilen SETI'nin ünlü 72 saniyelik 'Wow!' sinyalinin kaynağı hala tartışılıyor, ancak bazıları bunun bir kuyruklu yıldızdan geldiğini düşünüyor. O zamandan beri tespit edilemedi.
Dünya'dan değil de uzaylılardan sinyal aldıklarından emin olmak için SETI, sinyalin nereden geldiğini görmek üzere gökyüzünü araştıracak.
Eğer birkaç yönden geliyorsa, muhtemelen insanlardan kaynaklanan yerel bir parazittir. Eğer gökyüzündeki tek bir noktadan - tek bir yıldızdan - geliyorsa, bu uzaylılardan gelen bir mesaj olabilir.
Ancak, evrende yalnız olup olmadığımıza dair varoluşsal soruyu yanıtlarken 'belki' demek yeterli değildir. Oldukça emin olmamız gerekiyor.
Araştırmacılar, eğer dışarıda uzaylılar varsa, iletişim için radyo dalgalarını kullanmalarının muhtemel olduğunu, çünkü bu dalgaları üretmenin verimli olduğunu ve atmosferde ve yıldızlararası uzayda nispeten engelsiz seyahat edebileceklerini öne sürüyorlar.
Araştırmacılar, aslında gelişmiş bir uzaylı uygarlığının "sintilasyonun kendisinin bir mesaj olduğunu" bileceğini yazıyor.
Dar bantlı radyo sinyalindeki orijinal bilgilerin hiçbiri yıldızlararası uzayda bir yolculuktan sonra bozulmadan kalmasa bile, ekip şu sonuca varıyor: "sadece sintilasyonun varlığı mesajı iletecektir: 'Biz buradayız'."
Kaynak: https://www.sciencealert.com/
Yorumlar
Evrensel mesajlaşma başlasın
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız