Geçmiş yıllara ait cesetler, kemik kalıntıları ve mumyalar özellikle tarihle ilgilenenler için oldukça dikkat çekici. Gizemini koruyan ve dikkat çeken bu cesetlerden İrlanda’dan Polonya’ya kadar birçok Kuzey Avrupa ülkesinde rastlandı. Bataklıkta bulunmalarıyla daha ilginç hale gelen bu cesetlerin daha da şaşırtıcı olan özellikleri ise yüksek oranlarda korunmuş halde bulunmuş olmaları.
Danimarka başta olmak üzere birçok Kuzey Avrupa ülkesinde bataklık bölgelerinde çok sayıda ceset bulunmuştur. Bu insanların cesetlerinin bataklığa atılmasının arkasındaki sebebin Tanrılara sunulmuş olmaları olabileceği düşünülüyor. 2000 yıl önce bu bölgede yaşayan insanlar kendi inançları doğrultusunda bu insanların boğazlarını keserek onları Tanrı’ya birer kurban olarak sunmuş olabilirler. Araştırmaların üzerinde durduğu bir diğer düşünce de bu cesetlerin yolculara, göçmenlere ya da mahkumlara ait olabileceği yönünde. Araştırmalarda boğazları kesildikten sonra bataklığa atıldıkları tespit edilen bu cesetlerin birçoğu Danimarka’da 1800 ile 1960 yılları arasında bulunmuş. Cesetler incelendiğinde ölümlerinin 2000 yıl öncesine dayandığı görülmüştür. Hatta aralarındaki en eskisinin 4000 yıl öncesine ait olduğu tespit edilmiştir.
Bulunan erkek ve kadın cesetlerinin yüksek oranda yapılarını korumuş olmaları da şaşırtıcı olan bir diğer noktadır. Cesetlerde deri, iç organlar, mide, gözler, beyin ve saçlar gibi bölümlerin tamamen korunduğu görülmüştür. Bazı cesetlerde en son yemiş oldukları besinlerin kalıntılarına bile ulaşmak mümkün olmuştur. Binlerce yıl öncesinde gelen bu cesetlerin bu kadar yüksek oranlarda korunmuş olması herkes için soru işaretleri yaratmış. Uzmanlar ise bunun nedeninin bataklığa atılmış olmaları olabileceğini düşünüyor. Bataklıklardaki oksijen seviyesinin azlığı, asidik ortamın oluşumu, bakterilerin bu ortama girmekte zorlanması gibi durumlar cesetlerin yapılarının korunmasını sağlamıştır. Asidik ortam cesetlerin derilerini korurken bir yandan da renklerini değiştirerek hepsinin koyu kahverengiye dönmesine neden olmuş. İlginç olan bir diğer nokta ise cesetlerin çoğunluğunda işkence izlerinin bulunması. Bu durum bataklıktaki cesetlerin sahibi olan insanların neden öldürülmüş olabileceği ile ilgili farklı kuşkular doğursa da bu insanların yaşadıkları dönemde bu bölgelerde yazının bulunmamış olması kesin bir kanıta ulaşmayı imkansız hale getiriyor.
Bataklık cesetlerini gizemli kılan bir diğer durum ise o dönem ölen diğer insanlardan farklı bir muamele görmüş olmalarıdır. O dönem ölen insanlar çoğunlukla yakılarak küle dönüştürülüyorlardı ancak bataklık cesetleri boğazları kesilerek bataklık bölgelere bırakılmışlardı. Bataklıklarda bu cesetlerin yanı sıra kılıç, haç figürleri ve çeşitli takılar bulunması bu insanların Tanrı’ya kurban verildikleri iddiasını güçlendirmektedir. Arkeologlar bu eşyaların Demir Çağı’nda Tanrı’ya hediye olarak sunulabilecek eşyalar olduklarını düşünmektedirler. Bataklıklarda aynı zamanda yine kurban olarak öldürülüp atıldıkları düşünülen köpeklere de rastlanmıştır. Bu köpeklerin bazılarının boyunlarında birer çelenk olduğu görülmüştür. Bataklıktan çıkarılan cesetlerin bazılarına tespit edilen özelliklerine göre isimler verilmiştir. Biz de bu yazımızda bu cesetlerden bazılarını tanıyacağız.
Cesetlerden bir tanesi radyoaktif karbon yöntemiyle 2200 yıl öncesine ait olduğu anlaşılan bir kadın bedeniydi. Ceset çıplaktı ve yanında bir pelerin bulunuyordu. Harald Bataklığı Kadını adı verilen bu cesedin boğularak öldürüldüğü boynundaki izlerden anlaşılıyordu. Cesedin midesinde ise son yediği yemek olduğu tahmin edilen böğürtlen ve darı kalıntıları vardı. Bataklıktan çıkarılan bir diğer ceset Grauballe Adamı adı verilen bir erkek bedeniydi. Yüzü, derisi ve saçları bozulmamış halde bulunan bu ceset 1952’de bulundu. Cesedin bedensel duruşu bir yoga pozuna benziyordu ve araştırmalar bu adamın dizleri üzerine çökmüş halde dururken arkasındaki bir insan tarafından boğazının bir kulağından diğerine kadar kesildiğini gösteriyordu. Bulunan cesetlerden bir diğerine Tollund Adamı adı verildi. Diğerlerine benzer şekilde bu cesedin de boynundan asılarak öldürüldüğü anlaşılıyordu. Cesedin boynunda hala bir ip duruyordu ve kaşı, burnu ve yüzü yapısı bozulmamış haldeydi. Bataklıklarda bulunan bir diğer ceset de bir kadına aitti. Elling Kadını adı verilen bu ceset yaklaşık doksan santimetre uzunluğundaki kızıl saçlara sahipti.
Bataklık cesetleri hala farklı yönleriyle gizemlerini korumaktalar ve araştırmacılar bu alandaki çalışmalarını sürdürüyorlar. Şimdilerde bu cesetlerin bir kısmı Danimarka’da bulunan Vejle Müzesi’nde sergileniyor. Müzede aynı zamanda özgü geyik boynuzu, kılıç ve haçlar gibi bataklık cesetleriyle aynı döneme ait eşyalar da sergileniyor. Bataklık cesetlerinin bir diğer bölümü de yine Danimarka’da bulunan Moesgaard Müzesi’nde sergileniyor. Burası canlı sergilerin de yapıldığı, geçmişe doğru yolculuk yapabileceğiniz bir müze. Cesetlerin yer aldığı üçüncü müze ise Danimarka’daki Silkeborg Müzesi. Bu müzede de bataklık cesetlerinin bazıları ile birlikte o döneme ait eşyalar sergileniyor.
Kaynak: 1
Yorumlar
Cesetler iyi korunmuş
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız