Geçtiğimiz aylarda Tunç Çağı’nda yaşadığı söylenen ve dönemin en zengin kadınlarından olduğu tahmin edilen bir kadının yüzü yeniden canlandırıldı. Bu canlandırma için kadının kafatası kalıntılarından ve DNA örneklerinden yararlanıldı. Ortaya oldukça iyi bir canlandırma çıkması durumu daha da ilgi çekici hale getirdi.
Orta Avrupa’da yaklaşık 4000 yıl önce yaşadığı tespit edilen Bohemyalı bir kadının suratı günümüz teknolojisinden faydalanılarak yeniden canlandırıldı. Bu işlem için kadının kafatası ve DNA kalıntıları kullanıldı. Bu kalıntılar sayesinde kadının suratı birebir canlandırılmış oldu. Kadının mezarından çıkanlar ise kadına dair önemli bilgilerin oluşmasını sağladı. Kafatasının çıkarıldığı mezarda kadına ait beş bronz bilezik, iki altın küpe ve 400’den fazla kehribar boncuktan oluşan üç telli bir kolye vardı. Bunlar dışında mezarda üç adet de dikiş iğnesi bulundu. Mezardan çıkanlar yüzü canlandırılan kadının yaşadığı dönemin en zengin insanlarından olduğunu kanıtlar nitelikteydi. Yapılan incelemeler kadının hançer, bilezik, gerdanlık gibi metal eserler ürettikleri bilinen Únětice kültüründen olduğunu gösterdi. Bu kültürü oluşturanlar Tunç Çağı Orta Avrupa’sında yaşayan bir grup insandı.
Kadının kim olduğu belirlenemese de mezarda bulunan eserlerden çok zengin olduğu bilgisine ulaşıldı. Çek Cumhuriyeti Bilimler Akademisi Arkeoloji Enstitüsü’nde görev yapan bir arkeolog olan Michal Ernée, “Belki de tüm Únětice kültürel bölgesindeki en zengin kadın mezarı.” ifadesini kullandı. Kadın açık bir tene ve koyu kahverengi saçlara sahipti. Araştırmacıların yaptığı radyokarbon analizlerinin sonuçlarına göre yüzü yeniden canlandırılan kadın M.Ö 1880 ile M.Ö 1750 yılları arasında yaşamıştı. Kadının Bohemyalı olarak anılmasının nedeni mezarının Çek Cumhuriyeti’nin kuzeyindeki Mikulovice köyü yakınlarında, Polonya sınırına yakın bir noktada yer alıyor olmasıydı. Bu bölge Birinci Dünya Savaşı öncesinde Bohemya adını taşıyan krallığın sınırları içinde yer alıyordu. Bohemyalı kadının mezarı dahil olmak üzere bu bölgedeki 27 mezarı inceleyen araştırmacılar mezarlarda 900 adet kehribardan yapılmış obje buldu.
Arkeolog Ernee açıklamasında “Tüm kadın mezarlarının yüzde 40’ında kehribar bulundu. Bu tek mezarlıkta, Almanya’daki tüm Únětik mezarlardan daha fazla kehribar var.” ifadesini kullandı. Kehribarın yüksek ihtimalle Baltık Denizi bölgesinden çıkarıldığı düşünülüyordu. Bu da aslında Bohemya Krallığı’nın Avrupa’nın uzak noktalarına ulaşan bir ticaret ağında yer aldığını gösteriyordu. Bronz, bakır ve kalay üretmek için gerekli olan hammaddeler yalnızca birkaç bölgede bulunuyordu. Bu nesneler bu bölgelerden farklı yerlerde de rastlanması bu dönemde ticaretin fazlaca gelişmiş olduğu fikrini doğruluyordu. Geniş bir coğrafyaya yayılan ticaret ağı yüzü yeniden canlandırılan kadının ait olduğu Únětice kültürüne de yansımıştı. Únětice halkı da Avrupa’da yayılan geniş kapsamlı ticaret ağının bir parçasıydı. Bu döneme ait zengin bir kadın olan Bohemyalı kadının da mezarındaki nesneler ve kafatası çok iyi korunmuş şekilde bulundu.
Araştırmacılar için dönemin en zenginlerinden olduğu belli olan bir mezarda kemik kalıntılarının iyi korunmuş olması güzel bir durumdu. Kemikler hala kadının DNA’sını taşır haldeydi. Kadının açık bir tene ve kahverengi saçlara sahip olduğu da genetik dizilimler incelendiğinde anlaşıldı. Brno'daki Moravya Müzesi'nden antropolog Eva Vaníčková ve heykeltıraş Ondřej Bílek, kadının vücudunun üst kısmının modelini çıkarabilmek için birlikte çalıştı. Kadın yeniden yaratılırken aksesuarların seçimine de oldukça dikkat edildi. Arkeoloji Enstitüsü'nden Ludmila Barčáková kehribar kolye ve altın küpeleri yeniden tasarladı, metal işçisi Radek Lukůvka bronz bileziklerin ve iğnelerin yapımını üstlendi. Kadının kıyafetleri ise tekstil arkeoloğu Kristýna Urbanová tarafından yapıldı. Tüm bu işlemlerin sonucunda ise kadının yüzü ve bedeninin üst kısmı gerçeğine çok yakın bir şekilde yeniden canlandırıldı.
Arkeolog Ernée, mezarlıktaki diğer kemiklerin de kurtarılabilir olduğunu belirtti. Yaptıkları çalışmalarda kemik kalıntılarının DNA kodlamalarından yola çıkarak gömülen insanların birbirleriyle nasıl ilişkileri olduklarını bulmayı amaçladıklarını belirtti. Mezarlar ayrıca Tunç Çağı ile ilgili de önemli bilgilere ulaşılmasını sağlayabilecek. Bölgesel farklılıklara dair izlere ulaşabileceklerini söyleyen Ernée, Bohemya'nın sınır bölgelerinde en zengin mezarların erkeklere ait olduğunu, kadınların ise genellikle süslenmeden gömüldüğünü tespit ettiklerini sözlerine ekledi. Bölgedeki kadınların farklı bir statüye sahip olup olmadıkları ise henüz belirlenemedi. Çalışmayı yaptıkları bölgede kadınların daha fazla eşya ile gömülmeleri bireysel olarak daha fazla serveti kontrol ettikleri anlamına gelebileceği söylenmiştir. Diğer yandan ise kadınların mezarlarında tespit edilen bu durumun erkek akrabalarının servetini temsil etmek için zenginlik göstergesi nesnelerde gömülmüş olmalarına bağlı olmasının da mümkün olduğu belirtildi.
Kaynak: https://www.livescience.com/bronze-age-bohemian-woman
Yorumlar
Teknolojinin güzel yanları
VAY BE!
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız