MS 23-79 yılları arasında yaşamış olan Yaşlı Plinius, “Naturalist Historia” adlı eserinde, şehrin adını “Augusta” olarak yazmıştı. Plinius, Augusta’dan, Romalılaştırma politikası sonucunda kurulan Kilikya’daki şehirlerden biri olarak bahsediyor. İskenderiyeli coğrafyacı Claudius Ptolemy (MS 90–168) ve Bizanslı Stephanus (MS 6. yüzyıl) bu kent hakkında çeşitli bilgiler veriyor.
Roma ve Bizans kaynakları Augusta kentinden 7. yüzyıla kadar bahsederken, bu dönemden sonra metinsel kayıtlar bulunmuyor.
Augusta Antik Kenti, Augustus’un (MÖ 27-14) karısı ve Roma imparatoru Tiberius’un (MS 14-37) annesi Livia Drusilla’ya (MÖ 58–29) adanmıştı. Alanda ele geçen sikkeler MS 20 yılına tarihleniyor ancak muhtemelen kent daha erken bir tarihte kurulmuştu.
Sikkelerin varlığı kentin kurucusu olan İmparator Tiberius döneminde kentin önemini vurguluyor. Augusta’nın yükselişi MS 1. yüzyıl boyunca devam etti ancak MS 2. – 4. yüzyılları arasında bir düşüş yaşandı. Yüzyıldan sonra Augusta, Bizans İmparatorluğu döneminde kentin artan önemini ve gücünü gösteren piskoposluk merkezi oldu. Augusta, güçlü konumunu MS 8-9. yüzyıllara, İslam ordusunun işgaline kadar sürdürmüş olmalı.
“Talihsiz bir kenttir Augusta: Önce yüzyıllarca tarih sahnesinden silinmiş, yeri kaybolmuş, sonra yeniden keş- fedilmiş, ama günler içinde tamamıyla sular altına gömülmüştür. Buna rağmen, kentle ilgili antik kaynaklar, Gough’un yüzeyden araştırmaları, Akok tarafından yürütülen kazılardan elde edilen bilgiler ve kentin bastığı sikkeler, Augusta’yı tanımamıza yardımcı olmaktadır. Augusta tiyatrosuyla, sütunlu caddeleriyle, su yapılarıyla, hamamlarıyla, nekropolisi ve anıtsal mezar yapılarıyla tipik bir Roma İmparatorluğu Dönemi kentidir.” diyor Fatih Erhan.
Kentin nasıl keşfedildiğini öğrenmek için bugünkü diğer ezoterik içeriğini okuyabilirsiniz.
Kaynak: https://arkeofili.com/adanada-sular-altinda-bir-antik-kent-augusta/
Yorumlar
İLGİNÇ
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız