Sappho, antik çağın lirik şairlerinden birisidir. Mö.615 yılında Lesbos adasında aristokrat bir aile de dünyaya gelmiştir. Gençlik çağlarını Sicilya da geçirirken geri döndüğünde Afrodite tapımı ile karşılaşmış ve tanrıçanın rahibelerinden olmuştur. Kurduğu okul ile kadınları eğitmiştir. Günümüze bütün halde sadece tek şiiri ulaşmıştır. Afrodite'ye karşı yazılmış olan şiirinde başka bir kadına olan aşkını anlatmıştır.

Platon onun hakkında “Bazıları dokuz Mousa olduğunu söyler ama yeniden sayın. İşte onuncu: Lesboslu Sappho” demiştir. Atinalı şair ve yasa koyucu Solon, Sappho’nun şarkılarından birisini dinledikten sonra, o şarkıyı öğrendiğinde artık ölebileceğini söyler. Elbette sadece övgüler değil eleştirilerde almıştır. Köktenci Tatianus’un Sappho’ya ‘şehvetli, aşk delisi kadın’ diye tarif etmiştir. Her ne olursa aşk şiirlerinin çoğunu mitolojiden, tarihten ve eril dilden yola çıkarak biçimlendirir. Sadece bir şair değil müzisyen, sanatçı ve mucittir.

Biseksüelliğin yunan dinleri tarafından lanetlendiği bir dönem de duyguların açığa vurulması bir çığlık olmuştur. Sadece kendi cinslerine değil doğaya ve erkeklere olan aşkını da anlatmaktan çekinmemiştir. Onun anlattığı aşk sadece cinselliği içermez. Sappho’nun ölümü hakkında doğrulanmasa bile romantik bir hikaye vardır. Hikayeye göre Sappho, Phaon adındaki bir kayıkçıya olan aşkından dolayı Leucadian kayalıklarından atlayarak intihar etmiştir.

Sappho'nun elimize ulaşan şiirlerinden bazıları başkaları tarafından yazılmış, bazıları ise değiştirilmiştir. Hristiyanlık paganizmden doğarken pagan şairlerin sözlerini ve hayatlarını azizelere eklerler. Elbette bu süreçte birçok şeyin üstü kapatılır. Köken bulmak için yapılan tahrifler nedeniyle bilgiler günümüze sağlıklı bir şekilde ulaşamamıştır.

“Kaç kez menekşelerden, güllerden

ve güzçiğdemlerinden örülmüş taçlar

yerleştirdin başına yanı başımda!

 

Kaç kez nice güzel çiçeklerden

örülmüş gerdanlıklar doladın

o incecik boynuna!

 

Ya bütün o güzel kokular,

Bir kraliçe benzeri bedenine sürdüğün

o değerli yağlar!..

 

Sonra da yumuşak döşeklerde

Gideriyordun susuzluğunu...”

 

 

Kaynak: mitologoscom