AYNA KIRILMASI NEDEN UĞURSUZLUĞA İŞARETTİR? -Friendz10
Ayna günlük hayatımızda sürekli olarak kullandığımız bir eşyadır. Fakat tarihten günümüze kadar sürekli olarak kullanılan bu eşyaya bazı olumsuzluklar da yüklenmiştir. Bu olumsuzluklar daha çok ruhsal boyutta olup uğursuzluğa işaret etmiştir. Özellikle ayna kırıldığında uğursuzluk getirir inancı, en eski batıl inançlardandır. Kökeni, ilk aynanın yapılışından yüzyıllar öncesine hatta ilk çağa kadar gider.
İlk insanlar suyun yüzeyinde yansımalarını gördüklerinde ürkmüş ve bunun ruhları olduğunu sanmışlardır. Suyun bulunmasıyla yansımaları kaybolunca da ruhlarının bir parçasının kendilerini terk ettiği inancı gitgide toplum bilincine yerleşmiş hatta su birisi tarafından bulandırılırsa o kişinin düşmanları olduğu düşünülmüştür.
Daha sonradan arasında aynanın bulunması bazı olayların seyrini değiştirmiştir. İlk aynaların kullanılışı eski Mısır dönemlerine rastlar. Bunlar pirinç, bronz, gümüş hatta altın gibi metallerden yapılmış ve çok iyi parlatılmış yüzeylerde ve kırılmaları da mümkün değildi. Bu sayede aynalar uzun ömürlü ve daha sağlam bir şekilde kullanılırdı. İşte bu parlak yüzeylerden yansıyan görüntünün o insanın ruhunun bir yansıması olduğuna inanmaya başlandı. Sonraları bu inanca, vampirlerin ruhları olmadığından bu parlak yüzeylerde görüntülerinin yansımadığı inancı ilave edildi. Aynı şekilde cam kapların yapılmaya başlanmasıyla kaptaki sudan yansıyan görüntünün ruhun bir yansıması olduğu inancı devam etti. Cam kap kırılırsa içinde bulunan ruhun bir parçasının vücudu terk ettiğine inanılırdı.
Milattan önceki dönemlerde Yunanlılar su dolu kaplara bakarak kahinlik yapar ve geleceği okumaya çalışırlardı. Yunanlılardan sonra Romalılara kadar ulaşan bu adette suya yüzü yansıyan insanın suretine bakarak onun geleceğine dair kehanette bulunurdu. Fakat bu kapı şekilde döküldüğünde ya da kırıldığında suretine bakılan insanın kısa zamanda başına felaketlerin geleceğini hatta öleceğine inanılırdı.
Romalıların inançlarına göre insan hayatı ve sağlığı 7 yıllık döngüler içinde seyrederdi ve kırılan tas, 7 yıl boyunca laneti ile insanın peşini bırakmazdı. Vücudun kendini yenileyerek sağlığına kavuşması için 7 yıl geçmesi gerekirdi.
Bunun sonrasında ilk cam ayna 15. yüzyılda Venedik'te üretildi. Gümüşle sıralanan aynalar yüksek sınıftaki insanlar tarafından alınır; oldukça pahalı olmalarından ötürü ziynet eşyası gibi kullanılırdı. Pahalı bir mücevherin kırılmasının istenmeyişi lanetlenme inancını sürdürdü.
17.yüzyılın ortalarında İngiltere ve Fransa’da ucuz maliyetli aynalar üretilmeye başlandı ama batıl inanç o kadar yerleşti ki günümüzün modern dünyasında bile hala devam ediyor.
Bu inançla beraber geliştirilen bazı önlemler de vardır. Örneğin, aynanın kırılan parçaları toplanır ve güneye doğru akan bir ırmakta yıkanırsa veya toprağa gömülürse kötü şans yok edilmiş olur. Ancak kırılan parçaları alıp evden çıkarken içlerine bakmamak gerekir. Yatak odalarındaki aynaların üzerleri kullanılmadığı zamanlarda örtülmelidir ki Ruh içinde kalmasın. Ölen bir insanın evindeki aynaların da üzerleri örtülür, ruh gökyüzüne doğru yolculuğunda bir engelle karşılaşmasın diye.
Anadolu kültüründe ise insanın suretini fazla görmesi makbul sayılmadığından aynaların arka kısımları oldukça süslü yapılarak duvara dönük asılırlar. Bir insanın ölüp ölmediğini anlamak için ağzını ayna tutulması zamanla Anadolu’da aynaların olumsuz olayları çalıştırmasına neden olmuştur. Örneğin bir evde ayna kırılırsa özellikle aynayı kıranın başına kötü bir şey geleceğine inanılır. Yedi yıl süren uğursuzluk inancı Anadolu’da da etkisini sürdürür. Bir genç kız ayna kırarsa 7 yıl boyunca evlenmeyeceği şeklinde yorumlanır. Gece aynaya bakmak da hayra yorulmaz. İnanışa göre gece aynaya bakanın ömrünün kısa olacağı söylenir. Ayrıca genç kızlar gece aynaya bakarlarsa güzelliklerini kaybedeceklerini inanılır.
Gece aynaya bakmakla ilgili bir diğer yorumda aynada başka suretlerin (cin, şeytan) aynaya bakan kişiye gözükecek iyi inancının yaygın olmasıdır. Bununla ilgili şöyle bir deyiş bile vardır: “gece aynaya bakma deli olursun”.
Yeni doğmuş bebeğin 2 yaşına kadar aynada kendisine bakmasının doğru olmadığına çünkü aynada kendini gören bebeğin korkarak aklını yitireceğini inanılır.
Küçük bir hatırlatma yaparak bitirelim. Batıl inançlar mantıksal bir temele dayanmayan inanç ve davranışlardır.
Peki ya sizin aynayla ilgili tüm bunlardan başka bildiğiniz bir batıl inanç var mı?
Yorumlar
Cevaplarınızı bekliyorum!
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız