Hem iş hayatında hem akademik hayatta hem de özel hayatta rekabetle sıklıkla karşılaşabiliyoruz. Ayrıca, bu rekabet kıskançlıkla da desteklenebiliyor. Bu iki kavramın buluşmasıyla da başarıların zarar görme durumu gün yüzüne çıkıyor. İşte, bu olayı anlatan kavrama yengeç sepeti sendromu denilir.
Rekabet isteğini ve başka insanlarının başarısızlığını dilemeyi açıklayan yengeç sepeti sendromunun hikayesini anlatarak başlayalım.
Bir gün bir adam deniz kenarında yürüyüş yaparken bir balıkçıya rastlıyor. Bu adam balıkçının yanındaki kovayı görüyor ve kovanın içinde pek çok yengeç olduğunu fark ediyor. Bu farkındalığa da kovanın ağzının açık olması sayesinde ulaşıyor. Daha sonra, bu adam balıkçıya ‘’Neden bu kovanın ağzını açık bıraktın? Yengeçler bu şekilde kaçmıyor mu?’’ diye soruyor. Balıkçı da ‘’Kovanın içinde bir tane yengeç olsaydı mutlaka kovanın ağzını kapatırdım çünkü tek yengeç kolay bir şekilde açık ağızlı kovadan kaçabilir. Şu an baktığında ise bu kovada birden fazla yengeç bulunuyor ve bu yengeçler bu açık ağızlı kovadan çıkamıyor. Bu durumun altındaki sebep ise yukarı çıkmaya çalışan yengecin aşağıdaki yengeçler tarafından tekrar aşağıya çekilmesi.’’ şeklinde cevap veriyor.
Balıkçının bu cevabını açacak olursak, ağzı açık kovadaki yengeçler yukarı çıkmak için hamle yapıyor ama bu yengeçler her seferinde kovanın altındaki yengeçler tarafından aşağıya çekiliyor. Anlayacağınız, kovanın içindeki yengeçler birbirlerini desteklemek yerine birbirlerine köstek oluyorlar. Yengeçlerin bu davranışı sonucunda da kovadan kaçabilen tek bir yengeç bile olmuyor.
İlk defa feminist ve aktivist yazar Ninotchka Rosca tarafından ortaya atılan yengeç sepeti sendromunun karakterleri insanlar. Aynı kovadaki yengeçler gibi insanlar da diğer insanların başarılı olmasını istemiyorlar ve onlarla bir rekabete giriyorlar. Bu rekabet esnasında da herkes birbirinin başarısını baltalamaya çalışıyor. Yani, bir insan ‘’Madem ben bunu başaramadım, X kişisi neden başarsın ki? Ben yapamadıysam o da yapamamalı.’’ düşüncesini geliştirerek karşısındaki kişiyi asla desteklemiyor ve kovanın dibindeki yengecin yukarıya çıkmak için çabalayan yengeci aşağı çekmesi gibi fazlasıyla hırs dolu bir tutum sergiliyor.
Daha çok iş hayatında kendisini belli eden yengeç sepeti sendromunu sizlere somut bir şekilde anlatabilmek için iki örnek vermek istiyoruz. İlk örneğimizde bir iş yeri düşünelim. Bu iş yerinde de terfi alacağı tahmin edilebilen iki kişi olsun. Bu kişilerden birisi diğerinin herhangi bir olumsuz davranışını terfi alamaması için gidip patrona söylüyorsa bu duruma yengeç sepeti sendromu denir.
Yengeç sepeti sendromu çoğu zaman istediği başarılara ulaşmakta sıkıntı çeken insanlarda gelişiyor. Bu sendromun gelişmesi sonucunda insanlar kendilerinden daha fazla başarılı olan diğer insanlara psikolojik şiddet uygulayabiliyor ve onları kararlarından vazgeçirmeye çalışıyor. Aile ilişkisinden romantik ilişkiye kadar pek çok ilişki türünün içinde yerleşebilen yengeç sepeti sendromunun temelde açıklanmış bir tedavisi yok fakat bu sendromun ilerlememesini sağlamak tamamen bu sendromu sergileyen insanların elinde. Tabii, bu sendrom çok ileri bir seviyeye ulaştığı zamanlarda bir psikiyatristten ya da psikologdan yardım almak da büyük bir önem taşıyor.
Kaynak: 1
Yorumlar
Sizin çevrenizde yengeç sepeti sendromu yaşayan bir tanıdığınız var mı?
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız