Azizler Günü’nün Arifesi olarak da bilinen Cadılar Bayramı’nın kökeni 2000 yıl öncesine, 1 Kasım’da düzenlenen Hristiyan öncesi Kelt festivali olan Samhain’e dayanır. Samhain, Hint-Avrupa Etimolojik Sözlüklerine göre Galcede yaz sonu anlamına gelir.
Tam netleştirilemese de Samhain Antik kayıtlarda, bu festival yılda bir kez, hasat zamanının sonunda gerçekleşen toplumsal bir buluşma niteliğindeydi. Kış ayları için kaynakların bir araya getirilmesi ile hayvanların otlaklardan geri getirilmesine işaret ediyordu.
Ayrıca, folklorist (halk bilimci) John Santino’ya göre, Samhain’in ölülerle konuşma zamanı olduğu düşünülüyor. Santino, “Samhain’in, ölülerin ruhlarının diğer dünyaya geçtiği gün olduğuna dair bir inanış vardı.” diyor ve ekliyor: “Yıl içindeki bu tür geçiş anlarının her daim özel ve doğaüstü olduğu düşünülmüştür.”
“Cadılar Bayramı, ölüm kavramıyla oynamanın güvenli bir yolu.” diyor Santino. “İnsanlar yaşayan ölüler gibi giyiniyorlar ve mezar taşları ön bahçeleri süslüyor; bunlar, yılın diğer zamanlarında tolere edilebilecek aktiviteler değil.”
Cadılar Bayramı ile Samhain arasındaki doğrudan bağlantı henüz kanıtlanmamış olsa da çoğu bilim insanı bu bağlantının varlığına inanıyor; (1 Kasım’da kutlanan) Azizler Günü ile Samhain takvimde birbirinin o kadar yakınında yer alıyor ki ikisinin birbirini etkilediği ve daha sonraları Cadılar Bayramı olarak adlandırılan tek bir kutlama haline geldiği kabul ediliyor.
“Kostüm giyme ve kapı kapı dolaşıp ‘Şaka mı şeker mi?’ diye sorma geleneği; insanların farklı kılıklara bürünüp kapıdan kapıya dolaşarak yiyecek istedikleri, ‘maske takma’ ve ‘kılık değiştirme’ uygulamasına kadar geri götürülebilir.” diyor Santino. “En eski kostümler genellikle samandan dokunmuştu ve insanlar kostümleri bazen oyunlar veya skeçler sahnelemek için giyiyorlardı.”
Uygulama, aynı zamanda, Britanya ve İrlanda’nın “souling” adlı Orta Çağ geleneğine dayanıyor olabilir; bu geleneğe göre fakir insanlar, Azizler Yortusu’nda (1 Kasım) kapıları çalıyorlar ve ölüler için edecekleri dualara karşılık insanlardan yiyecek istiyorlardı.
Santino’nun söylediklerine göre, “Şaka mı şeker mi?” sorusu, II. Dünya Savaşı’na dek ABD’de hiç sorulmamıştı fakat II. Dünya Savaşı’ndan önce Amerikalı çocukların Şükran Günü’nde dışarı çıkıp insanlardan yiyecek istedikleri biliniyor ki bu uygulama “Şükran Günü dilenciliği” olarak adlandırılıyor.
“Toplu halde yapılan talep ritüelleri oldukça yaygın ve genellikle kış aylarındaki bayramlarla ilişkilendiriliyor.” diyor Santino. “Bir geleneğin diğerlerini tetiklemesi kaçınılmaz olmasa da gelenekler, birbirine benzer ve paraleldi.”
1800’lerin sonunda, Cadılar Bayramı’nda şaka yapma geleneği oldukça iyi yerleşmişti. Evlerin dışındaki tuvaletleri altüst etmek, çiftçilerin çitlerini açmak ve evlere yumurta fırlatmak ABD ve Kanada’da yapılan şakalar içinde yer alıyordu. Fakat 1920’ler ve 1930’larda kutlamalar, daha çok, başa çıkılmaz birer açık hava partisini andırıyordu ve vandalist eylemler daha ciddi bir hal almıştı.
Elma, Cadılar Bayramı ile ilişkilendirilir: Bir ikram olarak verilebileceği gibi, Kolonileşme Dönemi’nden beri Amerika’da falcılık amacıyla oynanan sudan elma toplama oyununda da kullanılabilir. Efsaneye göre ellerini kullanmadan su dolu bir kovadan elma yakalayabilmeyi başaran ilk kişi, gelecekte evlenecek olan ilk kişidir.
Elmalar ayrıca başka bir tür evlilik kehanetinin bir parçasıydı. Efsaneye göre genç kadınlar, bir elmanın kabuğunu tek bir şerit halinde soyup omuzlarının üzerinden fırlatırlardı. Elma kabuğu yere düştüğünde bir harf şeklini alırdı ki güya bu harf o kadının gelecekti eşinin isminin ilk harfini gösterirdi.
Santino, “American Folklore: An Encyclopedia” adlı kitabında modern Cadılar Bayramı için şöyle yazıyor: “Cadılar Bayramı inanışları ve gelenekleri Kuzey Amerika’ya önce ilk İrlandalı göçmenlerle, daha sonra da 19. yüzyılın ilk yarısında kıtlıktan kaçan İrlandalı göçmen dalgasıyla bilrlikte gelmişti. Kuzey Amerika’da Kolonileşme Dönemi’nden beri bilinen Cadılar Bayramı, 20. yüzyıl ortalarında daha çok çocuklara hitap eden bir bayrama dönüştü.”
O zamandan itibaren yetişkinler, topluluklar ve kurumlar (okullar, kampüsler, ticari amaçla kullanılan perili köşkler vs.) bu etkinliği benimsedikçe, bayramın popülaritesi hızla arttı.
Asırlar boyunca, (periler ve cadılar gibi) çeşitli doğaüstü varlıklar, Cadılar Bayramı ile ilişkilendirildi ve yüz yıldan da uzun bir süre önce İrlanda’da Cadılar Bayramı’nın, ölülerin ruhlarının akıllarından çıkaramadıkları eski mülklerine dönecekleri zaman olduğu söylenmeye başladı. Hayalet veya cadı gibi giyinmek moda oldu; bununla birlikte bayram yaygınlaştıkça ve ticarileştirildikçe (ve seri üretim kostümlerin ortaya çıkmasıyla) çocuklar ve yetişkinlerin kıyafet seçimi yelpazesi canavarlardan süper kahramanlara, prenseslerden politikacılara kadar genişledi.
Kaynak: 1
Yorumlar
Hepsi meğer nereden geliyormuş...
Çok ilginç bir gün
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız