Dünyanın en kuru bölgelerinden biri olan bu yörede cesetler kendi kendilerine korunuyorlardı. Günümüze kadar bulunmuş olan 282 Chinchorro mumyasından 133'ü doğanın eseriydi. Bu doğal mumyalar da, çamurla kaplanmış olan diğerleri gibi, sağlam kalmış uzuvlara, kemiklere ve dokulara sahiplerdi... Bu durum, arkeologların, eski insanların sağlıkları, alışkanlıkları, hayat beklentileri ve yeme alışkanlıkları hakkında pek çok bilgi toplamalarını sağladı. Dehşet verici bir diğer buluş da bunların yüzde 40'ında, kemiklerin zarar görmesine neden olacak kadar mikroplu yaralar görülmüş olmasıydı...
Doğal mumyaların, bir çeşit biyolojik zaman kapsülü içinde oluştuğu da söylenebilir. Güney Peru'nun eski insanları olan Chiribayalılar'ın korunmuş kalıntıları, Güney Amerika'ya kızamık ve çiçek gibi salgın hastalıkları getiren Avrupalı akınından önce, onların hangi hastalıkları geçirip hangilerini geçirmedikleri hakkında bilgi edinmemizi sağlıyor. 1000 yaşındaki mumyalardan birinin eski sahibi yaşarken tüberküloza yakalanmıştı. Bu da gösteriyor ki, bu hastalık için en azından Colomb'u suçlamamak gerekiyor. Araştırmacılar, bu mumyaları başka hastalıklar açısından da incelemeye alıyorlar. Hatta, mumyalarda HIV bile aranıyor... Böylece, AiDS'in gerçekten modern çağın bir hastalığı olup olmadığı gün ışığına çıkarılacak...
Orta Asya'da, Tiyenşan Dağları'nın eteklerinde bulunmuş olan şaşırtıcı derecede iyi korunmuş mumyalar, erken tarihimizin kabul edilen versiyonuna gölge düşürüyor. Çin'in Xinjiang bölgesinde bulunan 4000 yıllık 100'den fazla mumyanın hepsi Avrupa'dan gelmiş gibi görünüyor. Çöl sıcağı; uzun burun, çukur gözler ve sarı saç gibi belirgin beyaz ırk özelliklerinin korunmasını sağlamış... Üstelik, bu mumyaların üzerindeki giysiler de Almanya, Avusturya ve İskandinavya'da bulunan dokuma parçalarına çok benzeyen bir şekilde işlenmiş... Bu da demek oluyor ki eski Çin, düşünüldüğünün aksine dış dünya ile çok daha yoğun bir ilişki içindeydi.
Belki de ata binmeyi ve tekerleği bu sarışın yabancılardan öğrenmişlerdi. Bilim adamları mumyaların DNA'larını bugünkü yerlilerle karşılaştırarak bu gizemli insanların Çin halkına karışıp karışmadığını bulmaya çalışıyorlar. Daha kuzeye doğru, Ukok Platosu üzerindeki Rus sınırının ötesinde bulunmuş olan Demir Çağı'na ait mezarlar, dövmeli erkek ve kadınların donmuş mumyaları, dokuma ürünleri, deri eşyalar ve hatta koyun ve at eti parçalarıyla dolu...
Yorumlar
İlginç bir konu.
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız