“Ben Agade’nin kralı büyük kral Sargon!
Annem yüksek bir rahibe idi, babamı bilmiyorum.
Yüksek rahibe annem beni gizlice doğurdu.
Beni bir kamış sepete koydu, onu ziftle kapladı.
Beni nehre bıraktı, dışarı çıkamayacaktım.
Nehir beni sürükleyerek su çekici Akki’ye götürdü.
Akki beni sudan çıkardı, kendi oğlu gibi büyüttü beni.”
Sümer kentlerinin hemen yanı başında yükselen Akad medeniyeti kuruluşunda bir tehlike olarak görülmemekte idi. Güçlü bir rakibin temelleri atılırken Sümer nerede ise bin yıldır büyüyüp gelişmeye devam ediyordu. Ta ki hırs dolu bir halkı ardına katıp tüm coğrafyayı kasıp kavuran Kral Sargon sahneye çıkana kadar…
Sargon'un doğumunda anlatılan efsane, Tevrat’ta Musa’ya, İran da Kirus’a sonra da Roma’yı kuran ikizlere mal edilmiştir. Sargon’u bulan çiftçi sıradan bir köylü olarak yetiştirir. Sargon yetişkinlik çağına geldiğinde zihnindeki değişiklikleri fark eder. Siyahlar içinde peçeli, iki yanında aslanları olan, gösterişli bir tanrıça sürekli ziyaretine gelmektedir. Tanrıça İştar...
M.Ö. 2330 yılında Sargon artık sıradan bir şarap dağıtıcısı değil, başlattığı isyan hareketinin lideri Gerçek Kraldır. Dünyanın ilk imparatoru. Doğuda İran, kuzeyde Anadolu topraklarına kadar ulaşan sınırların tek hakimi. Günümüze kadar ulaşan çivi yazısı günlük hayatın ve devlet işlerinin bulguları bu dönemde kaydedilir. Tapınakların ve dinsel metinlerin dokümanları ise Sümerce yazılmaya devam eder.
Tarihte ilk toprak reformunu köylü sınıfını köle gibi kullanan feodal beyleri ortadan kaldırarak başlatmıştır. Şehir surlarını yıkıp toprakları Akadlı köylülere dağıtır.
Din adamlarının devlet işlerine müdahale etmesinden rahatsızlık duyan Kral Sargon, tapınak arazilerini halka dağıttı. Dini mahkemeleri kaldırıp sivil mahkemeler kurdu. Din ve devlet işlerini birbirinden ayırarak tarihte İLK laik devlet anlayışının temellerini atar.
Sargon’un hikayesinin etkileyici tarafı ise savaşlarda korku salmaktan ziyade adalet ve medeniyeti tesis etmesidir…
Kaynak: mitologoscom
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız