Zaman ve mekanı aşan bir aşk hikayesine hazır mısınız? Kahramanlarımız Carl Sagan ve Ann Druyan. Bu aşk hikayesi NASA’nın Voyager Yıldızlararası Mesaj Projesi ile başlıyor. O yüzden 1977 yılında uzaya gönderilen Voyager 1, Voyager 2 uzay araçlarını ve meşhur “Altın Disk/Plak”tan bahsedelim.
Voyager 1 ve Voyager 2 uzay araçları, uzay boşluğuna salınarak güneş sisteminde iletişim kurabileceğimiz başka canlı varlıklar olup olmadığını anlamak ve eğer varsa onları varlığımızdan haberdar etmek amacıyla dünya üzerindeki her dilden bir mesaj yollayarak selam vermektir. Mesajın kaydedildiği altın diskte/plakta Türkçe olarak şu sözlere yer verilir:
“Çok sevgili Türkçe bilen dostlarımız, sabah şerifleriniz hayır olsun!”
NASA ekibinin çalışmaları uzay araçları üzerine yoğunlaşırken bir de iletişimin kurulması konusu vardır ki, işte o noktada devreye Amerikalı gökbilimci ve astrobiyolog Carl Edward Sagan girer. Sagan, Voyager Yıldızlararası Mesaj Projesi’nde dünya dışı canlılara iletilecek olan mesajları koordine edecek ekibin başkanlığını üstlenir. Ann Druyan ise bu projenin kreatif direktörlüğüne getirilmiştir. Sagan’ın projedeki varlığı Druyan’ı çok memnun etmektedir, onun eşsiz zihninin ortaya farklı fikirler çıkaracağından emindir. Hatta bu düşüncesini şöyle dile getirir:
“Uçsuz bucaksız uzay boşluğunda dolaşacak bir uzay aracı, çok düşük bir ihtimalle de olsa gelişmiş bir medeniyetle karşılaşabilir. Carl Sagan ve Tim Ferris bana bu projeden bahsettikleri zaman ortaya farklı bir şey çıkacağını anlamıştım.”
Plağın içeriği, Carl Sagan yönetimindeki komite tarafından seçilir. Sagan ve çalışma arkadaşları toplamda 115 görüntüyü ve dalga, rüzgâr, gök gürültüsü, hayvan sesleri gibi çeşitli doğal sesleri plakta bir araya getirirler. Buna ek olarak, değişik kültür ve dönemlere ait müzikleri, 55 dildeki selamlama mesajlarını ve Birleşmiş Milletler Genel Sekteri Kurt Waldheim’in yazılı mesajları da eklenir.
Ann Druyan ise yollanacak kayıtlar arasında EEG kayıtlarının da olması gerektiğini söyler. EEG yani insan beynindeki elektriksel dalgalanmaların ölçülerek beyin fonksiyonlarının belirlendiği bu kayıtlar bir nevi “fikriyatın izini” taşımaktadır Druyan’a göre. Eğer galakside dünya dışı varlıklar ve gelişmiş medeniyetler varsa elbette gönderilen mesajın çözümlemesini yapacak birileri bulunmalıdır. Sagan ve ekibin diğer üyeleri bu dahiyane fikri çok beğenirler ve ilk gönüllü Ann Druyan olur.
Çalışmalar sürerken Druyan ve Sagan arasındaki iş ilişkisi yavaş yavaş aşka dönüşür. Zaten düşünce dalgalarının üzerine çalışılacak kişi olmaya hemen gönüllü oluşu biraz da bu yüzdendir. Aralarındaki çekimin ikisi de farkındadır, Sagan da Druyan da uzaktan uzağa birbirlerini düşünüp dururlar. İlginç olan kısım ise Druyan’ın Sagan’la ilgili düşüncelere dalmışken EEG kayıtlarının da tam o anda alınmış olmasıdır.
EEG testi sonuçlarını çok merak eden Druyan, bir sonraki kayda bu kez bilinçli olarak Sagan’ı düşünerek girer. Aşkla dolup taşan zihninin kayıt altına alınması Ann Druyan’ın Carl Sagan’a bir hediyesidir aslında. Milyonlarca yıl boyunca uzayın bir köşesinde kendine yer bulabilecektir artık Carl Sagan’a henüz dile bile getirmediği duyguları. Kendilerini bilime adamış bu iki güzel insanın aşkları muhteşem bir yolla ölümsüzleşmiş olur ve mesajları uzay boşluğundaki yerini alır. Günün sonunda mutlu sona eriştiklerinden bahsetmemize bile gerek yok, orasını tahmin ettiğinizi varsayıyoruz. Birlikte on beş yıl güzel bir ömür sürerler, ta ki Carl Sagan’ın vefatına kadar…
Sizce de çok şanslı değiller mi?
Kaynak: 1
Yorumlar
DÜNYAYI AŞAN AŞK MI? VAY BE!
Aşklarını Dünya'ya değil evrene haykırmışlar
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız