Suyun hayatımız olduğunu ve yaşam kaynağımız olduğunu söylemeye gerek var mı? Yok bence. Peki ya düşüncelerimiz ve sözlerimizle sudaki frekansı gerçekten etkileyebilir miyiz?
Üretmek, tasarlamak, çözüm bulmak, doğru ve yanlışı ayırt etmek için düşünmek zorundayız. Ancak düşünmek zorunda olmadığımız zamanlarda dahi zihnimiz sürekli olarak meşguldür ve hep bir düşünce halindedir. Gözlerinizi kapatıp zihninizi birkaç dakikalığına dinlendirmeyi deneyin. Bunu yaparken dahi zihninizden durduramadığınız onlarca düşüncenin akıp gittiğini göreceksiniz. Yani hiçbir şey düşünmeden durabilmek oldukça zor bir pratik olarak ifade edilebilir.
Öte yandan doğru bir düşünme biçimi oluşturabilmek için zihnimizi canlı ve taze tutmanın ne denli önemli olduğu da yadsınamaz. Düşüncelerimiz ne hakkındaysa ve ne üzerine ise yaşamımız da bir noktada ona göre şekillenir. Çünkü az önce de değindiğimiz üzere, düşünmeden durabilmek imkansızdır. Peki bizi biz yapan şey zihnimizden geçen düşünceler ve sıklıkla neye kafa yorduğumuzda gizli ise tüm bunlar yaşam kaynağımızın başında gelen suya da etki edebilir mi?
İster canlı ister cansız olsun evrende yer alan her şeyin bir bilince sahip olduğu bilinir. Bu da konuştuklarımızın dinlendiği ve bir biçimde algılandığı veya içselleştirildiği anlamına gelir. Olaya yaşamın hemen her alanında ihtiyaç duyduğumuz su merkezinde yaklaşacak olursak içtiğimiz veya vücudumuzu temizlemek için kullandığımız suyun da türlü düşünceler yolu ile biçimlendiğini söyleyebiliriz. Bir başka deyişle eğer suyun bulunduğu ortamda kavga ediliyorsa ya da bir tartışma yaşanıyorsa o suyun frekansının olumsuz olarak etkileneceğini söyleyebiliriz.
Aynı mantıkla hareket edecek olursak içmeden önce suya güzel şeyler söylemek de suyu olumlu bir biçimde etkileyecek ve ortamdaki neşeli havanın enerjisi de suya geçecektir. Kısacası suyun ortamdaki enerjiden etkilendiği ve frekansının da bu bağlamda şekillendiği oldukça bilinen bir yargıdır. Peki bu düşünce ne derece bilimsel?
Düşüncelerin suyu ciddi anlamda etkilediğine yönelik yargıların güzel söz ve düşüncelerin insanların başına olumlu olaylar getirebileceğini desteklemek amacı ile ortaya atıldığı biliniyor. Ayrıca araştırmalar, donmakta olan bir su içerisinde oluşan kristallerin güzel sözler söylenildiğinde de çirkin biçimde oluşabildiğini vurguluyor. Dolayısıyla buz kristallerini bilinçli bir biçimde manipüle etmenin aslında pek de mümkün olmadığını söyleyebiliriz. Fakat evrenin enerjisini merkeze alan bazı bilim dışı çalışmalarda, insanları psikolojik bağlamda olumlu olarak etkileyebilmek için bu tarz argümanların sunulduğu bilinir. Aslında bu bir nevi plasebo etkisi olarak da yorumlanabilir. Yani bilinen net bir somut etkisi olmasa da olumlu bir telkinin pozitif bir sonuç doğurması mümkündür. Eğer siz suyun frekansını sözlerinizle etkileyebileceğinizi düşünür ve buna inanırsanız suyun olduğu ortamdaki davranış ve sözlerinizi de pozitife evirirsiniz. Bu da tıpkı bir mıknatıs gibi başka olumlu olayları çekebilir.
Dolayısıyla düşüncelerin suyun frekansını etkileyebildiğine dair bilimsel herhangi bir çalışmanın olmadığını söylemek mümkün. Bu yöndeki genel düşüncenin sebebi ise enerji merkezli çalışmaların popüler kültürü büyük oranda etkilemesi olarak gösterilebilir. Fakat bu yargı her ne kadar bilimsellikten uzak olsa da inanmanın etkisinin kişiyi ne denli etkileyebileceğini görmezden gelmemek gerekir. Yani söylediğiniz sözler ve sergilediğiniz tutumlar suyu belirgin bir şekilde etkilemese dahi siz eğer tüm bunlar ile suyu etkileyebileceğinize inanırsanız, söz ve hareketlerinizi de o yönde biçimlendirirsiniz. Bu da inandığınız şeyden psikolojik anlamda gerçekten etkilenebileceğinizin en net kanıtıdır diyebiliriz.
Kaynak: 1
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız