Josephe Jeanne Marie Antoinette von Habsburg-Lorraine veya Maria Antonia Josepha Johanna (Jozef Jan Mari Antuanet von Habsburg Loren) 2 Kasım 1755'te Fransa'da doğdu. Kısaca Marie Antoinette veya Maria Antonia olarak bilinen Kraliçe, Kutsal Roma İmparatoru I. Franz ve eşi Avusturya İmparatoriçesi Maria Theresa'nın da kızı. Henüz 14 yaşındayken Fransa veliahtı XVI. Louis ile evlenen Antoinette, 1774 Mayıs'ında XVI. Louis Fransa kralı olunca Marie Antoinette Fransa kraliçesi olarak taç giydi. XVII. Louis'nin (Kayıp Döfen) annesi olan Maria, harika bir hayat sürse de maalesef bu büyüleyici saray hayatı adeta dramlarla son buldu. Buralara gelmeden önce neden adı sıklıkla “ekmek yoksa pasta yesinler” sözüyle anılıyor.

“EKMEK BULAMIYORLARSA PASTA YESİNLER” SÖZÜ GERÇEKTEN FRANSA KRALİÇESİNE Mİ AİT?

Ekonomik sıkıntılar, kıtlıklar ve çalkantılarla dolu 18.yüzyıl Avrupası’nda felaketler dört bir yanını sarmışken, ülkede akıl almaz bir kaos baş gösteriyor. Halk isyan ederken krallık bu sıkıntılardan pek de fazla etkilenmiyor. Öyle ki halkın büyük bir çoğunluğu evine ekmek bile götüremediği çok ama çok büyük bir fakirlik dönemine giriyor.

Halk bu sıkıntılarla mücadele edemeyince “ekmek bulamıyoruz” diyerek isyan etmeye kalkıştı ve büyük bir infialin ardından Kraliçe Marie Antoinette’nin “Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler’’ (Qu'ils mangent de la brioche) diyerek cevap verdiğini Jean-Jacques Rousseau, İtiraflar adlı kitabında anlattığı söylenir.

Bu sözü, kimileri Marie Antoinette'i kötülemek ya da onu popüler bir kraliçe yapmak amacıyla, Marie Antoinette'e mal edildiğini söyler. Fakat tarihi bir kayıt olarak arşivlerde pek bu sözün kraliçeye ait olduğuna dair kanıtlara da rastlanmaz. Fakat aksine Marie Antoinette ekmek kıtlığından haberi olduğu zaman, şöyle notlar aldığı söylenir: "Kendi bahtsızlıklarına rağmen bizlere böylesine iyi davranan bu insanları gördükçe, onların mutluluğu için kesinlikle daha sıkı çalışmamız gerektiğini düşünüyorum. Bu gerçeği kral da görmektedir. Kendi adıma konuşmam gerekirse, taç giydiğim günü -yüz yıl bile yaşasam da- hayat boyu unutmayacağım." Fakat yine de o adını skandallarla anılmaktan kurtaramadı.

İhtilal olunca işler iyiden iyiye değişti. Fransa’da halkın sesinin yükselişi krallık için günden güne olayları daha da kızıştırmaya ve daha da kötü bir hal almasına neden oluyordu. 14 Temmuz 1789'da Paris'te kalabalık bir grup, kraliyet otoritesinin sembolü haline gelen Bastil Hapishanesi'ne yürüdü ve kontrolünü ele geçirdi. Bu hareket Fransız İhtilalini fitilleyen ilk ateş oldu. Fakat saray bunca olaydan bihaberdi. Kral XVI. Louis olanları duyduğunda "Bu bir isyan mı?" diye sordu ve dük Rochefoucauld-Liancourt ona şu cevabı verdi: "Hayır efendim, bu bir devrim." Olaylar daha da yükseldi.

İhtilalcilerin önünü kimse alamadı. Tarihler 2 Ağustos 1793 gününü gösterdiğinde, sabaha karşı saat ikide gardiyanlar tarafından uyandıran kral ve kraliçeye kıyafetlerini giymeleri söylendi. Kızından ve görümcesinden ayrılarak Conciergerie Hapishanesi'ne transfer edilen Marie Antoinette'e, X. yüzyıl Fransız krallarından Hugues Capet (Pelerinli Hugues)'ten esinlenerek "Pelerinli Dul" lakabı takılmıştı. Bazen de basitçe "280 no.lu mahkûm" diye sesleniliyordu. Kraliçenin 14 Ekim’de yargılanmasına başlandı, 15 Ekim’de de yargılanması tamamlandı, 16 Ekim 1793’te de “vatan hainliği” ile suçlanarak giyotin ile idamı gerçekleştirildi.

1793’te idam edilmeden önce saçları aniden beyaza dönüşen Fransız Kraliçesi Marie Antoinette’ten gelen bu sendrom aslında anlık bir şok etkisini de anlatır. İdamda yaşadığı korku nedeniyle ansızın saçları kırlaşmıştı kraliçenin. Günümüzde “kalıtsal” olarak da ebeveylerden çocuklara geçebilen bu sendromda çok genç yaşlarda olmasına rağmen kişinin saçlarının kırlaştığını görebiliriz. Birinin saçlarının aniden beyazlaşmasını anlatan Marie Antoinette sendromunda aslında saçlardaki pigmentin azalması, normalden beyaza kadar gri olarak algılanan bir dizi renk üretmesiyle meydana geliyor.

 

Kaynak: 1