Binlerce yıl önce insan tarih sahnesinde boy göstermeye başladığı vakit, tapınaklar mümkün olduğu kadar annenin gövdesine benzer biçimde inşa edilirdi. Ana rahmi kayalara oyularak Ana Tanrıça ritüelleri kutsanırdı. Binlerce yıl geçip Atina’ya gelindiğinde ise, kadın anne olana kadar kocasının ailesine dahil edilmezdi. Roma’da kadının üzerindeki denetim babasından, kocasına geçerdi. İffetli olmak yalnızca kadınlara özgü bir sıfattı.
Toplumun kendilerine biçtiği yönde bir günahkar olarak yasak meyveyi ilk keşfedip eşine de sunan kadın ya da Ana Tanrıça. Kadın sanat dünyasının en temel figürü olmuştu. Ülkemizde ise farklı bir bakış açısı ile Osman Hamdi Bey resmetmiştir Kadın’ı... Osman Hamdi’nin doğduğu yıllarda Osmanlı padişahları geniş bir kültürel eğitim alarak yetiştirilirdi. Resim, müzik, edebiyat ilgi ile takip ettikleri sanat dallarıdır.
Ressam yurt dışında eğitim alıp ülkesine döndüğü zaman oryantalist çizgiler ile resim yapmaya devam eder. Ressamın tarzından ziyade en önemli ayrıcalığı ise seçtiği konular ve topluma verdiği mesajlardır. Kendinden hâlâ söz ettiren Yaradılış ya da Mihrap tablosunu bu dönemde betimler. Pek çok eleştirinin kaynağı olan tabloda, dönemin yaşam standartları göz önünde bulundurularak toplumsal ahlak ve dini ‘Dokunulmaz’ alanlar göz önüne serilmiştir. Tablonun merkezinde bir tanrıça gibi heybetli resmedilen kadın hamiledir. Kadının sırtı çiniler ile bezenmiş bir mihraba dönüktür. Kadının bakışlarında bir kararlılık ve başkaldırı hissedilmektedir.
Resmin tartışma yaratan bölümü ise kadının ayakları ucundaki dini kitaplardır. Kitapların tamamı doğu inancına aittir. Ressam kadınların güçlü bir iradeye sahip olmaları gerektiğini betimler. Topluma vermek istediği mesaj ise araştırmacılar tarafından iki temel başlıkta toplanabilir:
-Kadını hurafeler ile kapalı mekanlara hapseden anlayışa bir başkaldırı
-Cennet annelerin ayakları altındadır
diyen bir liderin devamı...
Kaynak: mitologoscom
Yorumlar
Bence gayet hoş bir tablo
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız