Evrim, en temel haliyle, bir popülasyon içinde zamanla meydana gelen genetik değişiklikleri tanımlar. Bu süreç, bazı gen varyantlarının organizmalara avantaj sağlaması ve bu avantajın hayatta kalma ve üreme oranlarını artırması ile işler. Böylelikle, bu genetik özellikler sonraki nesillere aktarılır.
Evrim, insan türünün hayatta kalmasında önemli bir rol oynamıştır. Atalarımız, çevresel koşullara uyum sağlayarak çeşitli avantajlar elde etmiştir. Bu avantajlar, hastalıklardan daha hızlı iyileşebilmek, yırtıcılardan korunmak veya yiyecek bulmada daha başarılı olmak gibi farklı yetenekler şeklinde ortaya çıkmıştır.
Örneğin, Bajau Laut kabilesi üyeleri, su altında uzun süre nefeslerini tutabilme yetenekleriyle bilinir. Bu özellik, onlara dalış ekipmanı kullanmadan 70 metre derinlikteki deniz ürünlerini toplama fırsatı sunar. Diğer genetik adaptasyonlar ise sıtma, tüberküloz ve cüzzam gibi hastalıklara karşı koruma sağlayabilir.
Ancak modern tıp ve teknoloji, daha uzun ve sağlıklı yaşamamıza olanak tanırken, evrimin türümüz üzerindeki geleneksel etkisi sorgulanmaya başlamıştır. Ünlü biyolog ve yayıncı Sir David Attenborough, bu konuda şüphelerini dile getirmiştir. Radio Times’a verdiği bir röportajda, “Doğal seçilim, artık doğan bebeklerimizin yüzde 90-95’ini büyütebilmemiz sayesinde sona erdi. Doğal seçilimi kendi irademizle durduran tek tür biziz” demiştir.
Ancak, atalarımızın yüzleştiği gibi ölüm kalım savaşı yaratan seçilim baskılarının azalmasına rağmen, bilimsel araştırmalar evrimin devam ettiğini öne sürüyor.
Bugün evrim üzerinde etkili olan faktörlerden biri kültürdür. Kültür, cinsel seçilimi etkileyebilir; bu da hangi özelliklerin çekici bulunduğunu ve kiminle üremek istendiğini belirleyebilir. Bu süreç, çok kısa bir süre içinde bile evrimsel değişikliklere yol açabilir.
Rice Üniversitesi'nden evrimsel biyolog Scott Solomon, “Eğer genetik temelli bir özellik, örneğin saç rengi, bir nesilden diğerine daha yaygın ya da daha az yaygın hale gelirse, bu evrimsel bir değişim olarak kabul edilir” diyor. “Bu, evrimsel değişim anlayışımızla farklı olabilir. Yeni özelliklerin ortaya çıkması gerekmez; var olan özelliklerin frekansındaki artış veya azalma da evrimsel bir değişim olarak kabul edilebilir.”
Bunun örneklerinden biri, 2015’te yayımlanan bir araştırmada görülüyor. Çalışma, son yıllarda Hollanda'da cinsel seçilimin uzun boylu erkekleri tercih ettiğini ortaya koydu. Bugün Hollandalı erkekler, dünyanın en uzun boylu erkekleri arasında yer alırken, bu durum 18. yüzyılda farklıydı. O dönemde Hollandalı askerlerin ortalama boyu 165 santimetreydi ve bu, ABD ve birçok Avrupa ülkesinin ortalamasından daha kısaydı. Ancak sadece 150 yıl içinde Hollandalı erkekler, doğal seçilim sayesinde boylarını yaklaşık 20 santimetre uzatarak, ABD ve diğer ülkelerdeki erkekleri geride bıraktılar.
Doğal seçilimin bir diğer örneği, HIV gibi ölümcül virüslerin yayılmasıyla birlikte ortaya çıktı. YourGenome'a göre, bu virüsle mücadelede avantaj sağlayan genetik varyantların oranı, özellikle Güney Afrika gibi yoğun etkilenen bölgelerde artış gösteriyor. Bu adaptasyon, enfekte olmuş annelerin hayatta kalma olasılıklarını artırıyor ve bu şekilde genetik özellikler nesiller boyu aktarılabiliyor.
Sonuç olarak, evrimi etkileyen süreçler zamanla değişmiş olsa da, evrimin yakın gelecekte durması pek olası görünmüyor.
Yorumlar
çok ilginç
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız