Geveze olduğunuzu mu düşünüyorsunuz? Ya da çevrenizden böyle mi söyleniyor? Psikolog ve sosyal psikologlardan oluşan bir zihin takımının araştırması, bu yargının tam tersini kanıtlıyor ve: 'Konuşun!', diyor!
Psikolog ve Sosyal Psikologlar; Daniel T. Gilbert, Quinn Hirschi ve Timothy D. Wilson’ın Personality and Social Psychology Bulletin dergisinde de yayımlanan araştırmarı, yeni tanışılan kişilerle fazla konuşmanın sıkıcı olabileceği imajını parçalıyor. Psikologlar araştırma kapsamında; dinleyici ve konuşan pozisyonunda kurgulanan, konuşmacıların da 30, 40, 50, 60, 70 dakikalarınca konuştukları deney grupları oluşturdular. Genel inanışın, zamanın %45’i civarında konuşulması gerektiğinin aksine; yeni tanıştıkları kişiler ne kadar çok konuşulursa, bu dinleyicilerin o kadar hoşuna gidiyor.
Araştırmaya göre, biriyle yeni tanıştığımızda onunla bir şekilde konuşmak, ‘ortak konularımız var’ izlenimi yarattığından, bu sosyal ilişkilerde güzel bir strateji. En azından ‘biraz az konuşayım’ kafa sesini bastırarak bizi özgürleştirebilir. İçimizden geliyorsa konuşulacak bir şeyler bulmak ya da spontane konuşarak da tanışmaları zenginleştirebiliriz. Bu, kafa denkliğini tespit etmek için de doğru bir bağlantı kurma modeli.
Diğer yanıyla da bizi geliştiriyor. Ne kadar konuşursak, ifademizi o kadar geri dönüş merciine, yani insanlara sunuyoruz; bu şekilde de kendimizi geliştirme fırsatı bulabiliyoruz. İfademiz ve anlaşma şeklimiz üzerinde çalışmak için günlük konuşmalardan ve yeni tanışmalardan güzeli yok tabii…
Birileriyle çokça konuşmanın başka güzellikleri de var... Araştırmada; ortalama 12 dakika sonra dinleyenlerin konuşmacı kişiden hoşlanmaya başladıklarına şahit olmuşlar. Sohbet etmek zaten arkadaşça olduğundan; dinleyen, bu arkadaşlığın konfor alanında, kendine yakın olan özellikleri bularak ona sempati beslemeye eğilimli olduğu da tespit ediliyor. Konuşmacı, dinleyici hakkında pek bir şey bilmediğinden, dinleyiciye kıyasla, karşına hakkında duygusal izlenim daha geç etki ediyor.
İyi ilk izlenim iyi ilişkiler kurmamıza zemin hazırlıyor. İyi ilişkiler kurmak da daha kolaylaştırılmış, rahatça akan bir hayatı çağırıyor elbet. Buna dikkat çeken araştırmacılar; bulguların, sosyalliğin hem koşulu hem de antresi olan ilk görüşmelerde İyi bir ilk izlenim yaratmak için, sosyal yeteneklerimizi de geliştirmenin yolunun bu olduğuna değiniyorlar.
Biriyle tanışınca sonsuzca konuşmalı mıyız yani? Tabii ki böyle de değil. Araştırma kapsamında da konuşma başlatıcı olarak seçilen kişilerden, belli aralıklarla konuşmaları isteniyor. ‘Dinleyiciye de söz verilmesi ve interaksiyondan kaçınılmaması da göz önünde bulundurulmalı’ kaygısı, sosyal ilişkilerimiz açısından yerinde bir kaygı diyebiliriz. Bir saatlik bir konuşmanın %90’ında konuşmak ve sohbeti tamamen domine etmek çoğu açıdan pek çalışan bir model gibi durmuyor.
Araştırmaya bakılırsa; özellikle yeni tanıştıklarımızla çokça konuşmak tam da yapılması gereken hareket! Hem bu şekilde ifademiz ve bağlantılarımız üzerinde aktif olarak çalışabiliyoruz. İnsanların, onlarla konuşanlara sempati beslemeye başlamaya meyilli olması da cabası…
Kaynak: 1
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız