Avusturya İmparatoriçesi Maria Theresia döneminin en güçlü isimlerinden biriydi. Bu sebeple de etrafında onu etkilemek isteyen ve hünerlerini göstermek isteyen birçok isim bulunuyordu. Maria Theresia, 1741 yılında başa geçtiğinde Avusturya’nın durumu pek de iç açıcı değildi. Fakat güçlü yönetim becerileri ve çevik zihniyle bir ülkeyi âdeta sıfırdan kurmayı başaran bir isimdir kendisi. Döneminde gerçekleşen Birinci ve ikinci Silezya Savaşından galip çıkan Maria Theresia, dış meseleleri çözüme ulaştırdıktan sonra iç meselelere yöneldi. Ünlü siyasetçi ve danışman Friedrich Wilhelm Graf Von Haugwitz ile birlikte ülkesini çeşitli reformlarla güçlendirmeye başladı. Ülke ekonomisini ve askeri birimleri güçlendirdikten sonra ülkede bilime ve sanata dair de açılımların gerçekleşmesini sağladı.
Ülkesinde birçok mucit, bilim insanı ve sanatçı barındıran Maria Theresia, ilgi alanları konusunda birçok kişi tarafından etkilenmeye çalışılıyordu. Döneminde Avusturya’da yaşan Macar asıllı mucit Wolfgang Von Kempelen de bu isimler arasındaydı. İmparatoriçenin satranç oyununa olan tutkusundan yola çıkarak bir makine geliştirdi. Satranç oynayabilen ve insan suretinde görünen bu makine Maria Theresia başta olmak üzere birçok kişiyi etkiledi. Hiç yenilmeyen makinenin ilginç bir diğer özelliği ise ona verilen addı; The Turk (Mechanical Turk). Neden Türk adının verildiğine dair çeşitli rivayetler vardı. Bir rivayete göre o dönemin güçlü yönetimi Osmanlı’dan insanların etkilenmesiydi. Bir diğer rivayet ise İmparatoriçe Maria Theresia’nın Türklere karşı olan hayranlığı ve ilgisiydi.
The Turk, ilk defa 1769 yılında İmparatoriçe Maria Theresia’nın huzurunda kullanıldı. 120 cm uzunluğunda, 105 cm genişliğinde ve 60 cm yüksekliğindeki bu makine tekerlekli bir satranç masasına benziyordu. Masanın üstünde o dönemin Osmanlı geleneksel kıyafetlerini giyen bir Türk figürü bulunuyordu. Akçaağaçtan yapılan bu düzenek âdeta mekanik bir saat gibi çalışıyordu. İçinde bulunan paneller kurulduktan sonra karşısına geçen gönüllülerle agresif bir satranç turnuvası gerçekleşiyordu. Düzeneğin içinde gizlenmiş bir bölümde ise ufak yapılı bir satranç ustası bulunuyordu. Yani aslında ortada akıllı bir makine yoktu ve insan yine insana karşı satranç oynuyordu.
18.yüzyıl için oldukça ileri görüşlü bir makine olan The Turk, gönüllü kişiyle satranç oynamaya başladığında figürün gözleri satranç tahtasını önce bir tarıyordu. Başını hareket ettirerek satranç taşlarının yerlerini değiştiriyordu. Düzeneğin içinde bulunan satranç ustası karşısına kim gelirse gelsin oyunu kazanıyordu. Fakat izleyenler bunun bir makine tarafından yapıldığını düşünerek hayret ediyorlardı. Uzun bir süre boyunca dünyanın her yerinde gösterime sunulan The Turk ünlü birçok isimle satranç oynadı. Bu isimler arasında Napolyon Bonaparte ve ünlü yazar Edgar Allen Poe da bulunuyordu. Satranç makinesi 1817– 1837 tarihleri arasında tüm Avrupa’yı ve Amerika’yı dolaştı. Herkes makinenin gizemi konusunda bir teori ortaya attı. Fakat uzun bir süre kimse gerçekleri bilemedi.
Konu hakkında günümüzde dahi çeşitli rivayetler bulunuyor. Fakat The Turk satranç makinesi hakkında şimdiye kadar yapılan en detaylı araştırma Gerald M. Levitt’in kaleme aldığı The Turk, Chess Automaton adlı kitabı. Kitap içeriğinde şimdiye kadar makine hakkında yazılmış makaleler, ünlü isimlerin satranç oyunları ve makinenin satranç hamleleri detaylı şekilde aktarılıyor. Tarihin en büyük dolandırıcılığı olarak da anılan olay aynı zamanda günümüzde Amazon sitesinin yapay zekâsına da adını verdi. Amazon.com’un Mechanical Turk (MTurk) adıyla 2005 yılında hizmete sunduğu soru cevap hizmeti hala aynı isimle kullanılmaya devam ediyor.
Kaynak: 1
Yorumlar
Böyle bir makine olduğunu bilmiyordum!
Adının Türk anlamına gelmesi ayrı bir olay
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız