Ekim 16, 2024

İNSANLAR NEDEN HER ŞEYİ BİLMEDEN HAKLI OLDUĞUNU DÜŞÜNÜR?

"Bilgi yeterliliği yanılsaması" adı verilen bir önyargı, insanların yeterli bilgiye sahip olmadan varsayımlar üzerinden hareket ettiğini ortaya koyar.

Bir arkadaşla, aile üyesiyle veya iş yerinde bir meslektaşla yaşanan tartışmalarda, düşüncelerimize ters düşen argümanlara verdiğimiz tepkiler önemli sonuçlar doğurabilir. Hepimiz, herkesin kendi bakış açısının doğru olduğunu düşündüğü ve çözümsüz kalan tartışmalarla karşı karşıya kalmışızdır.

Yeni bir psikoloji araştırması, bu durumun "bilgi yeterliliği yanılsaması" olarak adlandırılan ve insanların bir pozisyon belirlemek veya bir argüman sunmak için gerekli tüm bilgilere sahip olduklarını varsaydıkları bir önyargıdan kaynaklanabileceğini öne sürüyor. İnsanlar gerçekleri anlamada genellikle başarılı değildir ve bu, gerçekliği algılama şeklimizi bulanıklaştıran birçok önyargı tarafından daha da karmaşık hale getirilir.

İNSANLAR NEDEN HER ŞEYİ BİLMEDEN HAKLI OLDUĞUNU DÜŞÜNÜR?

Psikologlar, insanların kişisel ve öznel görüşlerinin, gerçekliğin nesnel bir yansıması olduğuna ve bu görüşlerin genel kabul gördüğüne inandığını belirtiyor. "Saf realizm" olarak adlandırılan bu olgu, farklı bakış açıları arasında bir denge kurmaya çalışırken sorunlar yaratabilir. Örneğin, bir kişi kürtaj, İsrail-Filistin çatışması veya iklim değişikliği gibi konularda farklı düşünenleri, yanlış bilgiye dayanan, mantıklı düşünmeye direnen ya da önyargılı olan kişiler olarak kolayca reddedebilir.

Kısacası, beynimiz başkalarının görüşlerini doğru bir şekilde anlamakta zorlanır, ancak saf realizm, aşılması gereken tek zorluk değildir. Araştırmacılar ayrıca "bilgi yeterliliği yanılsaması" adını verdikleri bir önyargıyı da ortaya koydular. Bu önyargı, insanların yeterli bilgiye sahip olduklarını düşünmelerine ve doğru kararlar alabildiklerini sanmalarına yol açar, oysa aslında bilmedikleri çok şey vardır.

İNSANLAR NEDEN HER ŞEYİ BİLMEDEN HAKLI OLDUĞUNU DÜŞÜNÜR?

Araştırmacılar, "Sokrates'ten Rumsfeld'e kadar birçok düşünür, insanların bilmedikleri çok şey olduğunu kabul eder ve bu durumu 'bilinmeyen bilinmeyenler' olarak adlandırır" şeklinde açıklıyor. "Biz, saf realistlerin objektif gerçekliği gördüğünü varsaydıkları gibi, insanların da bu bilinmeyenleri dikkate almadığını savunuyoruz."

Bu eksiklik, insanların sosyal dünyalarını yeterli bilgiye sahip olduklarını varsayarak değerlendirmelerine ve eleştirmeden fikir oluşturmalarına neden olur. Araştırma ekibi bunu bir örnekle açıklıyor: "Birçok sürücü, bir dur işaretinde önlerindeki arabanın durmasına sinirlenmiş olabilir, çünkü yolun açık olduğunu ve ilerlemesi gerektiğini düşünmüşlerdir. Ancak bir annenin bebek arabasıyla kavşaktan geçtiği ortaya çıktığında, önlerindeki sürücünün bildiği ancak kendilerinin fark etmediği önemli bir bilgiyi anlamış olurlar." Bu durumda ikinci sürücü, yeterli bilgiye sahip olduğunu varsayarak hareket eder, ancak aslında yanılıyordur.

Bu örnek basit gibi görünse de, siyasi tartışmalar veya kişisel ilişkilerde daha ciddi sonuçlara işaret eden bir durumu temsil eder.

İNSANLAR NEDEN HER ŞEYİ BİLMEDEN HAKLI OLDUĞUNU DÜŞÜNÜR?

Bu önyargıyı ve saf realizmden nasıl farklı olduğunu göstermek için ekip, Prolific adlı platformda 1.261 Amerikalı katılımcıyla bir anket gerçekleştirdi. Katılımcılar, su sıkıntısı yaşayan bir kurgusal okul hakkında bir makale okudu. Bir grup, okulun başka bir okulla birleşmesi gerektiğini savunan bir metin okurken, diğer grup okulun ayrı kalması gerektiğini savunan bir makale okudu. Kontrol grubuna ise her iki tarafın da argümanları sunuldu.

Araştırma, ilk iki gruptaki çoğu kişinin, okulun geleceği hakkında yeterli bilgiye sahip olduğunu düşündüğünü ortaya koydu. Buna karşılık, kontrol grubundaki katılımcıların yalnızca yüzde 55'i okulun birleşmesi gerektiğine inanıyordu. Bilginin yalnızca yarısına sahip olanlar, başkalarının da kendi tavsiyelerine katılacağına daha fazla güveniyordu.

Ekip, "Bu çalışma, insanların yeterli bilgiye sahip olduklarını düşündüğünü ve ilgili bilginin yarısını veya önemli bir bakış açısını kaçırmış olsalar bile adil bir değerlendirme yapabileceklerine inandıklarını gösteriyor" şeklinde açıklamada bulundu.

İNSANLAR NEDEN HER ŞEYİ BİLMEDEN HAKLI OLDUĞUNU DÜŞÜNÜR?

İlginç bir şekilde, araştırma, bazı katılımcıların diğer argümanları öğrendiklerinde görüşlerini değiştirmeye istekli olduklarını da ortaya koydu. Bu kişilere diğer görüşler sunulduğunda, sonuçlar kontrol grubundakilerle benzer hale geldi; yüzde 55 birleşmeden yana, yüzde 45 ayrı kalmaktan yanaydı.

Ekip, "Beklentilerimizin aksine, ikinci makaleyi okuyan katılımcıların çoğu, tam bilgiye sahip olsalar bile ilk görüşlerine bağlı kaldı, ancak bu grupların nihai kararları kontrol grubuyla aynı seviyeye geldi" dedi.

İNSANLAR NEDEN HER ŞEYİ BİLMEDEN HAKLI OLDUĞUNU DÜŞÜNÜR?

Sonuçlar, bilgi paylaşımının uzlaşmaya katkı sağlayabileceğini gösteriyor. Ayrıca, bilgi yeterliliği yanılsamasının belirli bir öz farkındalıkla aşılabileceğini de ortaya koyuyor.

"İnsanlar, bilmedikleri şeyleri bilmeyebilirler, ancak önemli bazı bilgilerin eksik olduğunu kabul etmekte bir bilgelik vardır" diyor araştırmacılar. "Kutuplaşmanın ve şüpheli bilgilerin yoğun olduğu bir dünyada, bu tür bir tevazu ve eksik bilgilere karşı duyulan merak, başkalarını yargılamadan önce onların bakış açılarını daha iyi anlamamıza yardımcı olabilir."

 

Kaynak: arkeofili.com

Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız

Editörün Son İçerikleri

WHAT HAPPENS IF THE SUN GOES OUT?

WHAT HAPPENS IF THE SUN GOES OUT?

İNSANLAR NEDEN HER ŞEYİ BİLMEDEN HAKLI OLDUĞUNU DÜŞÜNÜR?
İNSANLAR SUYUN ALTINDA NASIL NEFESİNİ UZUN TUTABİLİYOR?
SANAL DÜNYADAN GERÇEKLİĞE

SANAL DÜNYADAN GERÇEKLİĞE

Editörlerin Son İçerikleri

kaptanfilozof06

Ayrı Ayrı

probiyotik

Venedik’te Türk Ticaret Bölgesi

bubble30
Nielawore

WHAT HAPPENS IF THE SUN GOES OUT?

Bizden haberdar olmak için mail listemize kayıt olun