Suda rahat bir gün geçirirken, suyun altında nefesinizi daha uzun süre tutmanın daha kolay olduğunu fark etmiş olabilirsiniz. Bu durum, göğsünüzdeki artan basınç düşünüldüğünde şaşırtıcı görünebilir. Ancak, memeli dalış refleksi adı verilen ve yalnızca memelilerde görülen bir fenomenin etkisidir. Memeliler suya daldığında, bir dizi otomatik fizyolojik tepki ortaya çıkar. Bu tepki, büyük olasılıkla trigeminal sinirin ilettiği duyusal bilgilerin tetiklenmesiyle başlar.
Bu refleks devreye girdiğinde, istemsiz olarak nefes almayı durdurur, kalp atış hızınız yavaşlar ve damarlarınızın direnci artar. Konu hakkında yapılan bir inceleme, "Artan damar direnci sayesinde vücut, inaktif kaslardan kanı çekerken, oksijen rezervlerini beyin ve kalp gibi hayati organlara yönlendirir" şeklinde açıklamada bulunur. Ayrıca, bradikardi yani kalp atışının yavaşlaması, kalbin iş yükünü azaltarak oksijen kullanımını daha verimli hale getirir ve oksijenin daha uzun süre dayanmasını sağlar.
İnsanlar arasında su altında nefes tutma rekoru, 2021 yılında serbest dalışçı Budimir Šobat tarafından 24 dakika 37 saniyelik bir performansla kırıldı. Šobat, önceki rekoru 34 saniyelik bir farkla geçmeyi başardı.
Bu tür uzun süreli nefes tutma rekorlarına ulaşabilmek için, dalgıçların suya dalmadan önce saf oksijenle hiperventilasyon yapmaları gerekir. Nefes alma arzusu, büyük ölçüde vücuttaki oksijen ve karbondioksit seviyelerini dengelemeye çalışan kemoreseptörler tarafından yönetilir.
Windsor Üniversitesi Kinesiyoloji Bölümü'nden Yardımcı Doçent Anthony Bain'e göre, “Nefes tutma sırasında kandaki CO2 seviyesi yükselirken, O2 seviyesi düşer. Nefes alma dürtüsü genellikle nefes tutmanın 30. saniyesi civarında, artan CO2 seviyeleri nedeniyle hissedilmeye başlar. Belirli bir eşiğe ulaşıldığında, kemoreseptörler düşen O2 seviyelerine de tepki verir ve nefes alma isteği hızla artar.”
Bain, “Bu dürtü o kadar yoğun hale gelir ki, diyafram (birincil solunum kası) istemsiz kasılmaya başlar — bu duruma istemsiz solunum hareketi denir. Eğitim almamış bir kişi, genellikle bu noktada dayanamaz ve nefes almaya başlar. Eğer kişi motive olmuş ve oksijen desteği almıyorsa, bu süre genellikle üç dakika civarındadır,” diye ekliyor.
Önceden saf oksijen solumak, bu refleksi geciktirerek insanların (uzun yıllar eğitim almış dalgıçların) suyun altında 20 dakikaya kadar kalabilmesini mümkün kılar. Oksijen desteği olmadan yapılan dalışlarda bile sonuçlar etkileyici; bir rekor sahibi nefesini tam 11 dakika 35 saniye boyunca tutabilmişti.
İlgili bir incelemede, “Dalış refleksi karmaşık bir süreç olsa da, aslında basit bir amacı yansıtır: mevcut koşullara fizyolojik bir uyumla hayatı sürdürmek” ifadesi yer alıyor.
Bu dinamik ve karmaşık refleksin neden gerçekleştiği sorusunun yanıtı oldukça açık: Hayatta kalma içgüdüsü.
Kaynak: arkeofili.com
Yorumlar
Aklımıza yattı mı?
Bu gerçekten ciddi efor
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız