İnsanlık tarihi, birbirleri üzerinde egemenlik kurabilmek uğruna savaşanların sayısız hikayesiyle dolu; hırslarına yenik düşenler, gücünü korumak isteyenler, fırsatçılar ve yalnızca hayatta kalmaya çalışanlar…
Sizce bir savaşın galibi olmak için ne kadar ileri gidilebilir?
En ilginç savaş taktiklerine, İkinci Dünya Savaşı döneminde rastlandığını söylersek abartmış olmayız. Bunda teknolojinin geçmişe nazaran çok daha ileri olmasının etkisi büyüktü. İnsanlar artık ellerindeki imkanları farklı şekillerde değerlendirmek istiyor, bunun için akla hayale sığmayacak yöntemler kullanıyorlardı. 1939 yılından 1945’e kadar devam eden süreçte, istihbarat savaşın iki tarafının da en büyük zaafıydı. Birbirleriyle iletişim kurmakta zorlanan cepheler, bunun için güvercinlerin yardımına başvurmuşlardı.
Ajan güvercinler iyi eğitildiği takdirde kilometrelerce yol tepebiliyor, istenilen noktalara zorlanmadan ulaşabiliyorlardı. Hem Almanya’nın hem de İngiltere’nin bir numaralı iletişim aracı hâline gelen güvercinleri ele geçirmek bir noktada herkesin asıl hedefi olmuştu. Çünkü herkes karşı tarafın istihbaratına ulaşmak istiyor, bunun için de en basit yol olarak görüyorlardı. İngiltere, Almanların güvercinlerini yakalamak için bir yol da bulmuştu üstelik: Avcı şahinler. İşte gariplikler tam da bu süreçte başlıyor. Çünkü avcı şahinlerin yakaladıkları güvercinler savaş esiri olarak tutuluyor ve kendi güvercinleri benzer bir zorluktan yakalanmadan geçebilirse “kahramanlık madalyası” verilerek ödüllendiriliyordu.
Amerika Birleşik Devletleri ise bambaşka bir taktikle çıkıyor bu sefer sahneye. İstedikleri yere bomba taşıyabilmek için yarasaları kullanmayı düşünen Amerikan ordusu, bunun için Meksika’dan yarasa ithal etmeyi bile düşünür. Amaç Japonların üzerine ayağına bomba bağlı yarasalar yollayıp kalabalık yerlere girdiklerinde bu bombaları patlatmaktı. Tabii o dönemlerde atom bombası ile ilgili çalışmalar da yürütüldüğü için kaynak yarasalara değil de atom bombası projesine yönlendirildi. Hayvanları savaş aracı olarak kullanma düşüncesi bitti mi sandınız? Hayır, ne yazık ki onların daha çekilecek çilesi vardı. Mayınların yerlerini tespit etmeleri için önce eğitimli eşekler ardından da genetiği değiştirilen fareler kullanıldı. Hayvanların canına kasteden bu absürt taktikler işe yaradı mı peki? Evet, maalesef.
Elbette bu ilginç savaş taktikleri yalnızca İkinci Dünya Savaşı’na ait değildi, her ne kadar çoğunluğu o döneme ait olsa da. Savaştan yaklaşık yirmi sene önce Sovyet Rusya Stalin dönemini yaşarken Stalin’in orduyu değiştirecek bir projesi vardı. Bu proje, şu anki değme bilimkurgu filmlere taş çıkartacak türdendi. Ve tabii ki başarısızlıkla sonuçlandı ama o zamanlar kâğıt üstünde çok parlak bir fikirdi. Hedefte yine hayvanlar vardı, tahmin edebileceğiniz üzere. Bu kez şempanzeleri kullanmayı uygun görmüşlerdi.
Şempanzelerin acı eşikleri yüksek olduğundan ve dayanıklı canlılar olmalarından ötürü insanların stratejik özellikleri ile birleştirilerek bir hibrit canlı yapılması düşünülmüştü. Yani projenin özü bir “şempanze-insan” yaratmaktı. Sovyet bilim insanı İlya İvanoviç İvanov tarafından laboratuvar çalışmaları yürütülen bu projede dişi şempanzelere insan spermi enjekte edilecek ve dişi şempanzelerden doğacak bu hibrit canlılar ordunun yeni güçlü askerleri olacaktı.
İlya İvanoviç İvanov deneyinde başarılı bir sonuç elde edeceğini düşünerek yaklaşık on tane şempanzeyi Moskova’ya getirir ama teoride mükemmel gibi görünen (onların gözünde elbette!) bu plan pratikte bir başarı sağlamaz. Halbuki işe yaramış olsa Sovyet Rusya’nın ordusu dünyanın en güçlü ordusu olabilirmiş. Ama bu plan, başarılı bir savaş taktiği olmak yerine standart bir bilimkurgu senaryosu olmaktan öteye gidememiş.
Kaynak: 1
Yorumlar
Gerçekten hepsi birbirinden ilginç bu taktiklerin.
Savaş kazanmak için insanlık her şeyi yapabilir
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız