İzmir Marşı’nın bestecisi ve güftecisi tam olarak belli değildir ve kaynaklarda anonim olarak geçer. Hikayesine dair pek çok farklı görüş vardır. Tüm bu hikayelerden bahsedeceğiz. Hikayelerden hangisi gerçek olursa olsun marş, söylenince hepimizin tüylerini diken diken ettirmeyi başarıyor. Üstelik hep bir ağızdan söylemek için de harika bir marş. Bakalım hikayesi neymiş?
Müzik tarihçisi Murat Meriç, İzmir Marşı’nın; "Kafkasya dağlarında çiçekler açar” dizesiyle başlayan marş olduğunu, söz yazarının ve bestecisinin bilinmediğini, resmi kaynaklarda ‘anonim beste’ olarak geçtiğini ifade etmektedir. Kimi kaynaklar, İzmir Marşı’nı Besteci Muammer Sun ile özdeşleştirse de Murat Meriç, Muammer Sun’un marşı düzenleyen isimlerden biri olduğunu açıklamaktadır.
Ankara Devlet Orkestra ve Balesi Orkestra Şefi Naci Özgüç ise marşın 'Kafkasya Marşı' olarak büyük dedesi İzzettin Hümayi Elçioğlu tarafından bestelendiğini ileri sürmektedir (Naci Özgüç). Müzik yazarı Etem Üngörde 1966’da çıkarttığı “Türk Marşları” isimli kitabında marşın “Kafkasya Marşı” adıyla İzzettin Hümayi’ye ait olduğunu yazmıştır. Etem Üngör bestenin sonraki senelerde “İzmir’in dağlarında…” ve bazen de “İnönü dağlarında…” diye okunduğunu belirtmektedir. Ancak, bu yazarlar, bilgilerini teyit edecek herhangi bir belge veya kayıt göstermemektedirler (Murat Bardakçı).
Sonuç olarak, araştırmacılar; marşın Kafkasya Marşı’ndan çevrildiği, ancak, Kafkasya Marşı’nın söz yazarının ve bestecisinin tam olarak belirlenemediği ve bestenin akılda kolay kalan “Anonim bir beste” olduğu konusunda hemen hemen fikir birliğine varmışlardır.
Marşın, Kafkasya’da söylenmesinin üzerinden kısa bir süre geçtikten sonra İzmir, 15 Mayıs 1919’da Yunan işgaline uğramıştır. İşgal ve yaşanan Yunan mezalimi Türk milletinin üzüntüsünü bir kat daha arttırmış, tüm ülkede kitlesel gösteriler ve protestolar icra edilmiştir. İşgal devam etmiş tarihler 10 Ağustos 1920’yi gösterdiğinde Sevr Antlaşması imzalanmış ve Osmanlı Devleti, İtilaf Devletleri tarafından paylaşılmıştır. Halk galeyan halindedir. İtilaf Devletleri, TBMM Hükümetine Sevr’i zorla kabul ettirmek maksadıyla, işgalci Yunan Ordusuna silah ve maddi yardım yaparak destek vermiş ve Yunan ordusu Afyon üzerinden Eskişehir’e kadar ilerlemiştir.
Bu arada Demirci Mehmet Efe, Yörük Ali Efe ve Danişmentli İsmail Efe başta olmak üzere efelerin İzmir dağlarında Yunanlılara yaptığı saldırılar yurtta efsane gibi dolaşmaya başlamıştır. Bu mücadele, marşın halk arasında “Kafkasya dağları” yerine “İzmir’in dağlarında çiçekler açar” şeklinde söylenmesine yol açmış ve Kurtuluş Savaşı sırasında halkın diline pelesenk olmuştur.
Marşın, İstanbul’un işgalinden sonra, her yerde söylenmeye başlamasıyla, işgal kuvvetlerinden ve Damat Ferit Hükümetinden tepkilerin gelmiştir. İngiliz işgal kuvvetleri sokaklarda ve halka açık yerlerde marşın söylenmesini yasaklamış ve yasaklama kararı İstanbul gazetelerinde yayımlanmıştır. Sadrazam Damat Ferit, daha ileri giderek halk arasında söylenen “İzmir’in Dağları’nda çiçekler açar” diye başlayan “yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa” diye devam eden marş dahil tüm milli marşların okullarda söylenmesini yasaklatmıştır. (Atilla Oral, s.167)
Lozan Antlaşması 24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanmasına rağmen İngiliz İşgal Kuvvetleri Komutanı General Harington hazırlıkları bahane ederek iki ay daha İstanbul’da kalmıştır. General Harington, 1915 Çanakkale ve 1922 Çanakkale (Chanak Crises) krizindeki yenilgi ve aşağılanmalarının ve özellikle 11 Ekim 1922 Mudanya Mütarekesindeki çaresizliklerinden sonra, İngiliz bayrağı yukarıda dalgalanırken İstanbul’u terk etmek istemiştir. Bu kapsamda, ayrılma törenine Türk Birliği de davet edilmiş, ancak Gazi Mustafa Kemal Paşa, “hayır katılmayacağız, geldikleri gibi giderler” diyerek daveti geri çevirmiştir.
İşgalci güçlerin gidiş töreni, büyük bir halk kitlesi tarafından sevinçle izlenmiş, Fransız ve İtalyan birliklerinin geçişi, birkaç ıslık ve protesto sesi hariç, oldukça sessiz olmuştur. Ancak, İngiliz Muhafız Birliği’nin geçişi sırasında, İngiliz bandosunun İzmir Marşını çalması nedeniyle halkın alkışladığı gözlenmiştir. (Doğan Avcıoğlu. ss.193-194)
Sonuç olarak, İzmir Marşı’nın bestecisi ve güftecisi bilinmemektedir. Marş, bestecisi ve güftecisi bilinmeyen, Kafkasya Marşı olarak yazılmıştır. Kurtuluş savaşı sırasında ve sonrasında sevilen bu marş, “İzmir’in dağlarında çiçekler açar, Yaşa Mustafa Kemal Paşa Yaşa” sözleriyle söylenmeye başlamış ve yeni sözleri halk çok sevmiştir.
9 Eylül 1922 İzmir’in düşman işgalinden kurtulmasını kutlamak için belki de hep birlikte bu marşı söyleriz. Marşın ilk hali Kafkasya Marşı’nı, daha sonra İzmir Marşı’na çeviren, ekleme yapan, İzmir’i düşman işgalinden kurtaran başta Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları, gazilerimiz ve şehitlerimizi sevgi, saygı, özlem ve minnetle anıyoruz…
Kaynak: https://www.21yyte.org/tr/merkezler/islevsel-arastirma-merkezleri/politik-sosyal-kulturel-arastirmalar-merkezi/i-zmir-marsi-ni-birde-boyle-okuyalim
Yorumlar
YAŞA MUSTAFA KEMAL PAŞA YAŞA
Her ne şekilde olursa olsun 'Yaşa Mustafa Kemal Paşa Yaşa' hali dilimize ve içimize büyük yer edinmiştir :)
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız