Biliyorsunuz film mitolojiden ilham almıştı. Ama sadece yüzüğü mü? Hayır tabii ki. Elfleri olsun, orta dünya kapısı olsun bunlar hep mitoloji. İşte bugün de J.R.R. Tolkien’in orta dünyayı yaratırken St. Edwards Kilisesi’nin kapısından esinlendiği söyleniyor.
Bu evrenin zamanında kendisi kadar eski iki ağaç bu kapıyı ve girişi gölgelemiş bekliyordu. Pek çoklarının içeri girdiğine ancak sadece bazılarının geri döndüğüne de tanık olmuşlardı. Kapı ağaçların binlerce yıllık nöbetinden sonra onların rengine bürünmüş, sarı ve yeşil tonlarıyla arkasında yatan büyülü dünyaların güzelliklerini keşfetmeleri için maceracılara göz kırpıyordu.
Bu kapı gibi Elf’lerin göz büyüleyen efsunlu Durin’in Kapıları da iki ağaç tarafından etrafı sarılmış şekilde kendilerini sergiliyor. J.R.R. Tolkien’in, kilisenin bulunduğu İngiltere’deki Cotswolds bölgesine pek çok kez gittiği bilinse de St. Edwards kilisesiyle yazarın eserleri arasında böyle bir ilişkinin olup olmadığı, büyülü dünyalardaki efsaneler kadar belirsiz. Yerel halkın kendi kiliselerinin kapısına benzediği için böyle bir söylenti yaymış olması da muhtemel tabii.
Kilisenin Tolkien’e ilham verip vermediğini bir kenara bırakırsak bile Orta Çağ’da yapılmış bu bina ziyaret etmeye kesinlikle değer. Orta Çağ etkisinin yanı sıra 1600’lerde ve Viktoryan dönemde restore edilen yapı, 500 yıllık bir süreç boyunca değişen İngiliz mimarisinin izlerini taşıyor. Ağaç çerçeveli meşhur kapısı ise 1300’lerde inşa edilmiş.
Kaynak: https://kayiprihtim.com/haberler/jrr-tolkiene-st-edwards-kilisesi/
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız