KAYNANA TERÖRÜ: CEHENNEMDEN GELEN KAYNANA ELIZABETH DUNCAN -Friendz10
Gelinler ve kaynanalar arasındaki rekabet, çok uzun zamandır süregelen bir durumdur. Genelde anlaşamazlar. Umarım siz onlardan değilsinizdir. Bugün size öyle bir kaynana anlatacağım ki amanın evlerden uzak. “Nedir bu kaynanalardan çektiğimiz?” diyenler toplaşın.
Cehennemden gelen kaynana lakabıyla anılan Elizabeth Ann Duncan, 1904 yılında Kansas City, Missouri’de dünyaya geldi. O sıradan bir kaynana değildi. Onu bu lakapla anılmasına sebep olan, haberlere konu olmasına sebep olan durum oğluna duyduğu hastalıklı sevgiden geliyordu. Elizabeth’in, Jocasta Sendromu olarak bilinen bir rahatsızlığı vardı.
Jocasta Sendromu, annenin erkek çocuğuna karşı aşırı bir bağlılık ve hastalıklı bir sevgi duyması, duygusal açıdan kendini tamamen çocuğuna duyduğu bu hastalıklı sevgi üzerinden tatmin etmesi olarak açıklanabilir. Bazı kaynaklarda “Kıskanç Anne Sendromu” olarak da geçer.
Pek çok evlilik yapan Elizabeth Duncan, bu evliliklerin her birinden kazanç elde etmiş, kocalarının mirasına konmuştu. Ay ne fena bir kadınnn… Tüm bunların yanında San Francisco’da bir genelev işletiyor ve oradan da epeyce para kazanıyordu. Başından geçen evliliklerden çocukları olmuştu ancak içlerinden bir tanesi vardı ki ona duyduğu sevgi gerçekten bambaşkaydı. Frank, diğerlerinden başkaydı, o annesinin biriciğiydi.
Anne oğul Kaliforniya’ya taşınıp birlikte yaşamaya başladılar. Ancak evin içinde genel bir huzursuzluk hakimdi. İkilinin tartışmaları neredeyse hiç dinmiyordu. Frank ayrı bir eve çıkmak istemiş, Elizabeth ise bunun üzerine intihara kalkışmıştı. Elizabeth psikolojik sıkıntıları nedeniyle uzunca bir süredir ilaç kullanıyor ve Olga isimli bir hemşire de kendisine refakat ediyordu.
Olacaklardan habersiz Frank, annesinin hemşiresi Olga ile yakınlaşmaya başladı. İlişkileri zaman içinde aşka dönüştü ve Elizabeth’in tüm itirazlarına rağmen genç çift bu mutlu beraberliği evlilikle taçlandırdı. Elizabeth, bu evliliği öğrenince kıskançlıktan adeta delirdi. Frank’i yanında tutabilmek için Olga ile sahte bir boşanma bile ayarlamaya kalkıştı. Oğlu ve gelini yerine mahkemeye çıkacak iki kişi buldu ve ikilinin kağıt üstünde boşanmalarını sağladı. Frank bu durumu öğrendiğinde annesine çok kızdı ancak durumu değiştirmek için bir davranışta da bulunmadı. Karısıyla ilişkisi devam ederken annesinden uzak durdu.
Ay evlerden uzak. Tövbeler olsun. Alın size kaynana terörü.
Böyle bir kaynana durur mu? Durmadı. Elizabeth başarısızlığa uğramış olmanın verdiği hınçla planlarını daha ölümcül bir seviyeye taşıdı. Artık Olga’yı tamamen ortadan kaldırması gerektiğine inanıyordu. Bunun için kiralık bir katil tutmaya karar verdi. Çevresinde bu işe yanaşan kimse yoktu, en sonunda avukat olan oğlunun eski müvekkillerinden birini para karşılığı işe aldı.
Kiralık katili tutulan Olga, her şeyden habersiz tüm bunlar olurken yedi aylık hamileydi.
17 Kasım 1958’e gelindiğinde Elizabeth’in korkunç planı uygulanmaya başladı. Tutulan kiralık katil Olga’yı önce dövdü sonrasında da boğarak öldürdü. Olga’yı elle kazdıkları bir çukurun içine gömdüler. Bu yüzden polislerin Olga’nın cesedini bulması biraz zaman aldı. Elizabeth Duncan azmettirici olmak suçundan kiralık katil ve ona yardım edenlerle birlikte idama mahkum edildi.
Gelinini öldürmek, bunu planlamaya teşebbüs ettiği için gazeteler ona “Cehennemden Gelen Kaynana” lakabını taktı. Bir kadının hastalıklı evlat sevgisi, gencecik bir başka kadının ve karnında taşıdığı bebeğinin ölümüne yol açmıştı. Ayrıca Elizabeth Duncan, Kaliforniya eyaletinde idama mahkum edilen son kadın olarak da tarihe geçti.
Şimdi “Ne çektik bu kaynanalardan?” diyenleri yorumlara bekliyorum.
Yorumlar
Ay çok korkutucu!
Ah erkekler! Evlenmeden önce annelerinizden boşanın 🤔
Böyle kaynana düşman başına
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız