Tarihte kendine ait bir mührü olan ilk kadın Kraliçe Puduhepa’dır. Kraliçe krallığın idari, hukuki ve diplomatik faaliyetlerinde Kral III. Hattuşili’nin partneridir. Puduhepa saray yönetimindeki idareciler tarafından pek sevilmemektedir. Çünkü saraydan çalınan değerli maden ve eşyaları kayıt altına almış böylece hırsızlığın önüne geçmiştir. Halktan alınan rüşvetlerinde önüne geçebilmek için kurulan mahkeme heyetinin başkanı olarak görev yapmıştır.
Kadeş Antlaşması’nı imzalayan büyük Hitit Kralı III. Hattuşili’nin Kraliçesi Puduhepa’nın mührü antlaşmada yer almaktadır. Antlaşma koşullarının belirlendiği tablette kraliçenin eşi ile birlikte mührünün yer alması kadın-erkek eşitliği açısından belge niteliğindedir.
Puduhepa memleketi Kizzuwatna’da Hurri din ve kültürüyle ilgili tüm yazılı tabletleri bir araya toplatarak günümüze kadar ulaşan bir arşiv oluşturmuştur. Hattuşa’da toplanan tabletler ile bir kütüphane kurulmuştur.
Hitit toplumunda kadın-erkek eşitliğine önem verildiğini yalnızca kral ile yan yana görülen kraliçe Puduhepa ile değil; vatandaşlarında evlilik, boşanma, mülkiyet ve ceza hükümleri açısından eşit olduğunu tabletler gün ışığına çıkarmaktadır. Kadınlar ekonomik ve sosyal hayatın tüm alanlarında etkin rol oynamaktadır.
Hitit topraklarının mirasçısı Anadolu Kadın’ı da atalarının izinden giderek gelenek ve göreneklerini yaşatmıştır. Ancak Anadolu’da aynı topraklarda yüzyıllar önce kadınların elde ettiği hakları tam olarak tekrar elde etmeleri zaman almıştır. Tam anlamı ile kadın olarak insani haklara sahip olmaları, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde Medeni Kanun’un kabul edilmesi ile sağlanmıştır.
Kaynak: mitologoscom
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız