Avustralyalı Avukat John Henry, 1884 senesinin ilkbaharında İngiltere’den bir tekne satın almış ve bu tekneyi ülkesine götürmek için dört kişilik bir mürettebat ayarlamıştı. Southampton bölgesinden 19 Mayıs günü yola çıkan mürettebat, deneyimli denizcilerden oluşan bir ekipti. Mignonette isimli tekneye kaptanlık eden Thomas Dudley, 31 yaşında başarılı bir kaptandı. Ned Brooks ve Edwin Stephens aynı şekilde yıllarını denize vermiş bir ikiliydi, üstelik Dudley’nin arkadaşlarıydı. Ekibin son üyesi ise 17 yaşında bir delikanlı olan Richard Parker’dı.
Southampton Limanı’ndan yola çıkan ekip, Ümit Burnu’nu dolaşarak ilerleyecekleri bir rota belirlediler kendilerine. Güneyden gidecekler ve ara ara ihtiyaçlarını karşılamak için bazı noktalarda duracaklardı. Bu duraklardan biri Madeira’ydı. 5 Temmuz’da Madeira’dan Capetown’a doğru yola çıktıkları zaman denizde fırtına çıktı ve Mignonette’e dev bir dalga çarptı. Tekne batmaya başlayınca dört kişilik mürettebat kendini kurtarmak için kurtarma botuna binmiş ve yanlarında yiyecek ve içecek olmaksızın Güney Atlantik açıklarında, karadan binlerce mil uzakta, bu küçücük botun içinde mahsur kalmışlardı. Balık tutmak için malzemeleri yoktu, deniz canlılarıyla beslenme ihtimalini ortadan kaldırıyordu bu durum. 12 gün boyunca yanlarındaki şalgamla beslendiler ama o da tükenmeye başlayınca ne yapacaklarını kara kara düşünmeye başladılar. Hayatta kalma arzuları öyle yüksekti ki içlerinden birini feda etme ihtimalini bile düşünür olmuşlardı.
İçme suyu ihtiyacını karşılamak için yağmur yağmasını bekliyorlardı, o da olmayınca kendi idrarlarını tüketmeye başladılar. Diğer denizciler deniz suyu içerlerse hastalanacaklarını bildiklerinden bunu denememişlerdi bile ancak Richard Parker deneyimsiz bir miçoydu, o yüzden susuzluğuna daha fazla karşı koyamayıp deniz suyu içmeye başladı. Kısa süre geçmeden de hastalandı; ishal ve kusma belirtileri gösteriyor, durumu gitgide kötüye gidiyordu. En sonunda hayatta kalmak için aralarından birini feda etmeleri gerektiğine ve bu kişinin de zaten hasta olan Richard Parker olmasına karar verdiler. Dudley ve Stephens çocuğun ölmesi, Brooks ise yaşaması üzerine oy kullanmıştı.
Richard Parker’ın öldürülmesi ve etinin parçalara ayrılması işlemini Dudley ve Stephens üstlendi. Brooks ise nihayetinde açlık ve susuzluğa daha fazla dayanamamış ve Parker’ın cesedinden kalanları yemeye başlamıştı. İç organları ve uzuvları eşit parçalara bölündü, kanı da yine mürettebatın kalanı tarafından içilmişti. Kalan parçalar denize atıldı ancak ayırdıkları kısımlar da çok geçmeden çürümeye başladı. Yine bir kişinin kendini feda etmesi ihtimali ortaya çıkmıştı ama şanslarına onları Alman menşeili Montezuma gemisi mürettebatı buldu. Gemidekiler Richard Parker’ın akıbetini öğrenmişti, olay daha sonra İngiltere’de de duyuldu. Zaten ne Dudley ne de Stephens bu olayı saklamak için hiçbir girişimde bulunmamışlardı.
İngiliz mürettebat ilk olarak mahkeme önüne çıkartıldı; Dudley ve Stephens’ın suçlamaları Brooks’a göre daha ağırdı, Brooks ise en başından Richard Parker’ın öldürülmesini istemediğinden onlara göre şanslıydı. Cinayet suçundan yargılanan Dudley ve Stephens’a kamuoyu desteği vardı, Richard Parker’ın ağabeyi Daniel ise onları affetmiş ve kendisi de bir denizci olduğundan benzer bir durumla karşı karşıya kalsa aynısını yapabileceğini söylemişti. Ancak mahkemenin yargıcı Baron Huddleston, iki denizcinin en ağır cezayı alması gerektiğine inanıyordu. Hem Stephens hem de Dudley mahkeme tarafından suçlu bulundular; kamuoyu baskısı yüzünden ise Kraliçe Victoria denizcileri affetti. Böylece yalnızca 6 ay ceza alıp çıktılar. Ancak Stephens bir süre sonra akıl sağlığını yitirmeye başladı, Dudley ise herkesten uzak bir hayat yaşar oldu. En sonunda ise vebadan vefat etti. Brooks da yine psikolojik sorunlarla boğuşmuş ve uzunca bir süre kendine gelememişti.
Bu garip ve bir o kadar korkunç olay, seneler evvel Edgar Allan Poe’nun romanına konu olmuştu. Orada da batan bir gemiden kurtulan dört kişilik mürettebat, sonunda Richard Parker isimli miçoyu yemeye karar veriyordu. Edgar Allan Poe’nun geleceği öngördüğünü söyleyebilir miyiz sizce, ne dersiniz?
Her şey bir yana siz hayatta kalmak için Richard Parker’ı öldürür müydünüz?
Kaynak: https://boboscope.com/icerik/mignonette-olayi-ve-richard-parkerin-hik%C3%A2yesi
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız