20. yüzyıl düşüncesini allak bullak eden psikanaliz ekolünde de örneğin Sigmund Freud'un "Traumdeutung" unda (Düşlerin Yorumu), düşte görülen yılan, erişmek istenen "fallus"un sembolik anlatımıydı ve semavi dinlerin temel doktrinine geri gidiyordu.
Sadece Freud, rüyalarda ortaya çıkan sembollerin kişisel olduğunda ısrar ederken; Carl Gustav Jung, rüyalardaki sembollerin, insanlığın "kolektif bilinçaltı"ndan kaynaklandığını ve bütün kültürlerdeki insanlar için aynı anlamı taşıdığını belirtti. Burada önemli olan, kişisel ya da geniş ölçekte, yılanın kadını, yani Havva'yı baştan çıkaran "fallus" olmasıydı.
Orta Çağ'a gelindiğinde, kilise babalarının bakışı farklı bir varlığı devreye soktu. Yılan, Havva'yı baştan çıkarırken kendiliğinden mi böyle davranmıştı? Yoksa başka bir varlığın ajanı mıydı? Muhtemel bir varlığın adı da kondu ve ona "Şeytan" dendi. Yani yılan, Şeytan'a kapılmış ve Havva'yı yoldan çıkarmış oldu.
Yorumlar
İnsanları çok etkilemiş bir hayvan
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız