Eski Roma'ya gelince, onlar da yılanın şans getirdiğine inanırlar: apoletlerine çöreklenmiş yılan figürleri işletirler; evlerde ve kamuya açık yerlerde yılana ithaf edilen tapmak/sunak yapıları bulundururlardı. Pompei harabelerinde görülen, üzerine yılan işlenmiş ev duvarları bu inancın önemli bir göstergesiydi.
Çiçero ve Lıvius'a göre, yılan görmek iyi haber; yılanın ortadan kaybolması ise ölüm belirtisiydi. Buna karşın, Romalı konsül Attilius Regulus'un (M.Ö. 255) Kartaca'ya karşı yürüttüğü ve çoğunlukla kazandığı savaşların anısına yapılan tasvirlerde Regulus, Kartaca'yı temsil eden dev bir Afrika yılanıyla savaşırken gösterilmişti. Kartaca ile yılan aynılaşması, belki de tarihçi Plimus'un, konsülün bir Afrika seferinde 40 santimetre uzunluğunda bir yılanı doğramasını anlatmasından sonra kurulmuştu.
Semavi dinlerin temel doktrinine dayanarak, yılanın düşmanla özdeş kılınması, aynı hayvanın antik dönemde taşıdığı "şans sembolü olma" özelliğini ortadan kaldırmamıştı. Nitekim Sforza-Visconti hanedanının kurucusu olan Otho, Birinci Haçlı Seferi'nde, kalkanının üzerinde bir çocuğu yutan yılanın resmedildiği bir Arap askerini öldürdü. Ve bu "şanslı" olaydan sonra, Otho'nun torunları Lombardia'nın merkezi olan Milano şehrini 400 yıl boyunca yönettiler. Amblemleri de çöreklenmiş bir yılandı...
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız