Avrupa folklorunda sıkça rastlanılan hayvan gelin/damat türünün örneklerinden birisi ve tüm zamanların en ünlü masallarından birisi olan Güzel ve Çirkin Masalı, 1740 yılında Fransız yazar Gabrielle-Suzanne Barbot de Villeneuve tarafından “La Belle et la Bête” adıyla roman olarak yayınlanmıştır.
Jeanne-Marie Le Prince de Beaumont tarafından 1756 yılında bir çocuk dergisinde yayınlanan özet varyasyonu orijinal metinden daha ünlü olup 1757’de İngilizce’ye çevrilmiştir. Modern yazarlar Villeneuve’nin, Marie-Catherine d’Aulnoy’un “Le Mouton” (Koç, 1698) ve Charles Perrault’un “Riquet a la Houppe” (1697) adlı güzel bir kızın bir hayvan veya çirkin bir erkek ile evlenmesini konu alan öykülerinden esinlendiğini iddia etmiştir.
Büyük bir evde üç kızıyla birlikte yaşayan zengin bir tüccarın kızlarının en güzeli, en küçüğü olan 20 yaşındaki Belle aynı zamanda temiz kalbiyle kötü ve bencil kız kardeşlerinden kolayca ayırt edilmekteydi. Tüccar bir gün tüm servetinin bağlı olduğu ticaret gemilerini açık denizde bir fırtına sırasında kaybedince aile küçük bir köy evinde yaşamak ve kızlar çiftlik işlerinde çalışmak zorunda kalmıştır. Yıllar sonra tüccar gemilerinin döndüğünü duyunca sevinçle limana doğru yola çıkarken kızlarına hediye olarak ne istediklerini sormuş ablaları mücevher isterken Belle bir gül istemiştir.
Tüccar limana gittiğinde gemilerine borcu karşılığında el konulduğunu öğrenince yıkılmış, parası olmadığından kızlarına arzu ettikleri hediyeleri alamamıştır. Dönüş yolunda ormanda kaybolan adam bir içerisinde kimsenin bulunmadığı kulübeye sığınmış, burada üzeri yiyecek ve içeceklerle dolu bir sofra görünce dayanamayıp sofraya oturmuş ve geceyi o evde geçirmiştir. Sabah tam kapıdan çıkarken evin dışında tam kızı Belle’in istediği güllerin yetiştiği bir bahçe görüp, içlerinden en güzelini kopardığı anda ev ve bahçenin sahibi olan çirkin bir yaratıkla karşılaşmıştır. Başta tüccarı öldürmeye niyetlenen yaratık adamın af dilemesi ve gülü kızı için kopardığını anlatması üzerine yanına mücevherler ve kopardığı gül verilerek ancak geri dönmesi şartıyla evine gönderilmiştir.
Eve dönen babasının durumunu gören kız tüccarın sırrını öğrenmiş ve canavarın malikânesine giderek evin kadını olmuşsa da kendisine her gece evlenme teklif eden ev sahibinin teklifini her seferinde reddetmiştir. Babasını kurtarmak için durumu kabullenen kız lüks içinde ama bir gün yakışıklı bir prensin kendini kurtaracağını hayal ederek yaşamıştır. Zamanla evini özleyen kız canavara ailesini görmek için yalvarınca adam kıza sihirli bir yüzük ve ayna vererek bir hafta izin vermiştir. Kız istediği zaman sihirli aynada canavarın kalesinin içini görme ve sihirli yüzüğü parmağı etrafında 3 kez çevirerek geri dönme imkânını elde etmiştir.
Belle’in canavarın sarayındaki şaşalı hayatını kıskanan ablaları kızın geri dönmesini çeşitli oyunlarla geciktirerek kızın sözünü tutmamasına kızan canavarın Belle’yi canlı canlı yiyeceğini ummuşlardır. Bununla birlikte sihirli aynaya bakan Belle canavarın gül bahçesinde ölmek üzere olduğunu görünce yüzüğünü çevirerek geri dönmüş, ölüm döşeğindeki yaratığın başında ağlamaya başlamıştır. Üzerine kızın gözyaşları düşen canavar birdenbire Belle’in rüyalarındaki yakışıklı prense dönüşmüş, iyileşen genç adam kıza üzerindeki laneti açıkladıktan sonra kıza yeniden evlenme teklif etmiş bu sefer reddedilmemiştir.
HAYVAN GELİN, HAYVAN DAMAT MASALLARI
Hayvanların insan kılığına bürünerek gizli kimliğiyle insanlarla evlenmesini konu alan öykü ve efsanelerin genel adı olup, birbiriyle bağlantısız çeşitli kültürlerde rastlanmaktadır. Fransız kadın yazar Jeanne-Marie Le Prince de Beaumont’un (1711-1780) Güzel ve Çirkin (La Belle et la Bête) adlı öyküsü bu türün en ünlü eseridir. Slav masallarında güzel prensese evlenmeleri karşılığı yardım sözü veren kurbağanın hikâyesi de tüm dünyaya yayılmıştır. Hayvan gelin ve damatlar farklı kültürlerde farklı hayvanlara yakıştırılmaktadır.
Kaynak: Özhan Öztürk. Dünya Mitolojisi
Yorumlar
Animasyonunu ayrı, filmini ayrı yaptılar. İzlediniz mi?
Çok eski bir masalmış
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız