Oscar, 2005 yılında ABD'nin en küçük eyaleti olan Rhode Island'daki Steere House Bakımevinde, yalnızca birkaç günlük küçük bir yavru kediyken, çalışanlar tarafından sahipleniliyor. Zaman geçtikçe Oscar'ın, ölümü yaklaşan hastaların yanına gittiği, kucağına oturduğu ve orada vakit geçirdiği gözleniyor hemşireler tarafından. Başlarda böyle bir şeyin olabileceğine elbette ki ihtimal verilmiyor. Ancak zamanla durum o kadar sıklaşıyor ki, Oscar'ın gerçekten ölümün gelişini sezdiğine inanmaya başlıyorlar.
Çalışanlardan birinin paylaştığı anekdota göre Oscar'ı ölüm döşeğindeki bir hastanın yatağına koymuşlar ve kedi orada durmayı reddedip başka bir hastanın yatağına çıkmayı tercih etmiş. Çıktığı yataktaki hasta vefat ederken, asıl koydukları yataktaki hasta ise 2 gün daha yaşamaya devam etmiş. Yine bir çalışan, kat kat dolaşıp adeta hasta vizitesi yaptığı düşünülen Oscar'a dair şöyle söylüyor: "Birkaç kapının önünden duraksamadan geçtikten sonra 313 numaralı odanın önünde duran Oscar, aralık kapıyı iteleyip içeri girdi. Yatakta uyumakta olan Bayan K., rahat görünüyordu. Yatağa sıçrayıp kısa bir tur attıktan sonra yaşlı kadına bir süre bakan kedi havayı kokladı. Bu sefer yataktan yere atlamadı. Bayan K.’nin yanına kıvrılıp yattı.
Aradan bir saat geçtikten sonra odaya gelen hemşire kediyi yatakta kıvrılmış yatar görünce hemen ofise dönüp hastanın yakınlarına telefon etmeye başladı. Yarım saat içinde aile bireyleri birer ikişer gelmeye başladılar. Oscar 313 numaralı odaya girdikten birkaç saat sonra aile yatak başında toplanmıştı. Kedi olanları umursamadan yatıyordu. Kısa bir süre sonra da Bayan K., son nefesini verince yerinden kalkıp sessizce odadan çıktı.”
Bu olay alışkanlığa binince, artık Oscar ne zaman bir hastanın yanına, kucağına oturmayı seçse huzurevi personeli hemen o kişinin yakınlarına haber vermeye başlamış. Bakımevi'nde geçirdiği süre boyunca yaklaşık 50 kişinin ölümünü bu şekilde sezmiş Oscar. Bu da onu bilgi kaynaklarına 'ölüm kedisi' diye geçirmeye yetmiş. Ancak ölümü getirenin kedi olduğu izlenimini veren bu takma addan pek hoşlandığımızı söyleyemeyiz. 'Ölümü hisseden kedi' demeyi seçiyoruz.
Oscar'ın durumu bilimin de üzerinde konuştuğu bir vakaya dönüştü bir yerden sonra. Tıp dergisi New England Journal of Medicine 2007 yılında Oscar'a dair bir yazı yayımladı. Dergide bu yazıyı yazmış olan kişi bakımevinin doktoru David Dosa idi. Hatta Dosa, sonra Oscar'a dair bir kitap dahi sürdü piyasaya. Dosa yazdığı yazıda, Oscar'ın ölüm anına kadar hastaların yanından ayrılmadığını, ender de olsa odadan çıkarılacak olursa kapının önünde gezinerek miyavlayıp durumu protesto ettiğini söylüyor. Bakımevindeki diğer 5 kedinin aynı özelliğe sahip olmadığının da altını çiziyor. Bu öngörünün kaynağının ne olabileceği kendisine sorulduğunda ise, kafa karışıklığını gizlemiyor. "Belki hastaların ölüme yakınken hareketsiz kalmaları belki de ölüme yakın dönemde vücutta tahribata uğrayan hücrelerden çıkan ve koku açığa çıkaran keton maddeler sebep" diyor.
Yani, Oscar'ın bir nevi ölümün kokusunu alma ihtimalinden söz ediyor. Ancak başka kedilerde aynı hassasiyetin bulunmuyor olmasının da göz ardı edilemeyeceği ve Dosa'nın kitabında yazanların bilimsel olarak kabul edilmemesi gerektiğinin altı çiziliyor. Sezdiği ölümler sayesinde birçok kişiye ailesine veda etme şansı tanıyan mucize kedi Oscar, bu yılın şubat ayında geçirdiği bir hastalık sonucunda, 17 yaşında öldü. Ancak bilim, onu konuşmaya devam edecek gibi görünüyor.
Kaynak: https://boboscope.com/icerik/olumu-hisseden-kedi-oscar
Yorumlar
Ah Oscar... Sana kıyamam ben...
Kedilerin hisleri kuvvetli diye bilirdim ama böylesini ilk kez duydum
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız