Lady Godiva, hem sadakatin, hem başkaldırının, hem tutkunun, hem şefkatin hikayesidir. 11. yüzyılda, İngiltere’nin Coventry halkı Lord Leofrei’nin koyduğu inanılmaz vergiler altında ezilmeye başladı. Tüm kazançlarını karşı koyamadıkları yönetime sessiz kalarak vergi olarak ödüyorlardı. Güzeller güzeli Lady Godiva, Lord Leofrei ile evlendiğinde on yedi yaşındaydı. Gözünü para hırsı bürümüş Lord’un aksine karısı Lady Godiva halktan yana, iyi kalpli bir insandı.
Vergiler karşısında çaresiz kalan halkın arasına tebdili kıyafet ile karışan Lady Godiva duydukları hakkında çok üzülür. Sürekli kocasını vergi borçları nedeni ile ikna etmeye çalışır. Vergilerin en azından indirilmesini ister. Lord bu isteği asla kabul etmez. Sonu gelmez kavgaların birinde Lord karısının asla kabul edemeyeceği bir öneride bulunur:
‘Atına binip üzerinde hiçbir kıyafet olmadan kenti bir baştan bir başa geçersen vergilerin tamamını kaldıracağım. Hem sende göreceksin ki o hakkını savunduğun halk seni izlemek için sokaklara yığılacak’ dedi.
Halkına sonsuz güven duyan Lady teklifi hiç düşünmeden kabul eder. Uzun kızıl saçlarını hizmetindeki kadının gözyaşları içinde açar. Çırılçıplak kalana kadar tüm kıyafetlerini çıkarır. Bu haliyle atına biner. Kentin meydanında dolaşmaya başladığı andan itibaren yalnızca bir tek ses duyulur. Atının nal sesleri… Çünkü tüm kent Lady Godiva’ya minnet göstermek için evlerine kapanmıştır.
Lord Leofrei eşine verdiği sözü tutar ve vergileri indirir. Lady Godiva ise iktidarın gücüne rağmen halkın yanında olmayı seçecek cesareti ile halkının yüreğinde iktidarını sağlamlaştırmıştır.
Lady Godiva Tablosu, 1891, Jules Lefebvre, Picardie Müzesi, Paris, Fransa
Kaynak: mitologoscom
Yorumlar
Dolu dolu bir hikaye
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız