Bir seri katilin ebeveyni olma fikri elbette kulağa gelebilecek en kötü cümlelerden biri. Ancak unutmamak lazım ki her seri katil aslında bir anne babanın çocuğuydu ve dünyaya ilk geldikleri zaman hiç kimse onların soğukkanlı birer katile dönüşeceğini bilmiyordu. Bugüne kadar incelediğimiz katil profillerinin büyük bir çoğunluğunda (hatta hepsinde desek yanlış olmaz) ailesi tarafından istismara uğramış ve zorlu bir çocukluk dönemi geçirmiş insanlar gördük. Bu insanlar yaşadıkları travmayı kötücül arzularını gerçeğe dönüştürmek için kullandılar ve içlerine doğdukları şiddet çemberinden sıyrılmak yerine o halkaya bir zincir olmayı ve kendilerine yapılanların daha da kötüsünü başkalarına yapmayı tercih ettiler.
Peki, bilinçli bir ebeveyn çocuğunun bu kötücül davranışlarını önceden fark edip bununla ilgili bir önlem alabilir miydi? Bunun için ortaya atılan çeşitli teoriler mevcut. Bu teorilerden biri de 1963 senesinde American Journal of Psychiatry dergisinde yayımlanan adli psikiyatr John Macdonald’a ait “Macdonald Üçlemesi” teorisiydi. Bu teori, bugüne kadarki en popüler teorilerden aynı zamanda. Bakalım, John Macdonald bize ne gibi ipuçları vermiş?
Bir çocuğun ilerleyen yıllarda seri katil olabilme potansiyeli taşıdığının göstergesi olarak Macdonald üç önemli madde sıralıyor. Bunlar:
- Hayvanlara yönelik zalimce davranışlar sergileme
- Nesneleri ateşe verme ya da ufak çaplı kundaklama eylemleri yapma
- Yatağını ıslatma (Enürezis)
1 HAYVANLARA YÖNELİK ZALİMCE DAVRANIŞLAR
Macdonald’a göre hayvanlara karşı eziyet arzusu güden çocuklarda “başkaları tarafından uzun süre aşağılanma” durumu söz konusu. Bu durum, özellikle çocuğun kendisini savunamayacağı ve misillemenin olmadığı, kendisinden daha yaşlı ve daha güçlü kişiler tarafından gerçekleştirilen istismarın bir neticesi. Büyükler eğer çocuğa karşı yoğun bir şiddet ve istismarda bulunuyorsa çocuk içinde biriken öfkeyi kendisinden daha zayıf gördüğü savunmasız hayvanlara yöneltiyor. İstismar durumunun söz konusu olmadığı durumlarda ise çocuğun içindeki şiddet dürtüsü ve bu dürtünün kontrol altına alınamayışı yine çocuğun hayvanlara zalimce davranışlarının bir tezahürü diyebiliriz.
2 NESNELERİ ATEŞE VERME VE KUNDAKÇILIK
Hepimiz çocukluk yıllarımızda ateşe karşı ilgi duyduk. Parlak turuncu ışığın dansı gözümüzü aldı ve ateşle oynamak bile istedik. Ancak ateşin canımızı yakacağı ve başkalarına zarar verebileceği korkusu bizi durdurdu ve ateşle oynamanın zararlı bir eylem olduğu konusunda hemfikir olduk. Yani ilgimiz bir noktada sabit kaldı ve daha ileri düzeye taşınmadı. Ancak seri katil nitelikleri taşıdığı düşünülen kişilerin çocukluk yıllarında ateşe karşı ilgisinin bu kadar kolay sonlanmadığı, diğer çocuklar gibi ateşten korkmadıkları hatta aksine bunun yaratacağı kaos, tehlike ve korku duygularının onları kendisine bir mıknatıs misali çektiği söylenebilir. Ateşle oynamanın cazibesine karşı koyamayan ve zaman zaman tehlikeli sonuçlar yaratan eylemlere başvuran çocukların ilerleyen yıllarda da şiddet eğilimi ve suç davranışı gösterme olasılıkları yüksektir.
3 YATAK ISLATMA (ENÜREZİS)
Seri katillerin pek çoğunun sadomazoistik eğilimler gösterdiğini biliyoruz. Bu kişiler çocukluk yıllarında pasif agresif tutumlar sergilerler ve ebeveynlerinden gördükleri kötücül davranışları kendilerince cezalandırarak bilinçsiz bir tepki mekanizması oluşturabilirler. Bunların içinde en kuvvetli silahları “yatağını ıslatma”dır. Bu şekilde çocuk, ailesinin şiddetine örtülü bir şiddet yoluyla cevap verebilir. Ailesini hem cezalandıran hem de onların kendisini sevmemesi için kendince uygun bir bahane yaratan çocuk, aslında her şeyi bir mantık çerçevesine oturtur.
Elbette her altını ıslatan çocuk seri katil olma potansiyeli taşıyor demiyoruz. Macdonald üçlemesinde yer alan maddelerle yalnızca ilerleyen yıllarda suç işleme potansiyeli olabilecek çocukların önceden fark edilmesi ve erken dönemde tedavi/terapi yolu ile bu tarz bir durumun önüne geçilmesi amaçlanır. Bu yüzden burada yer alan maddeler sizin için bir “uyarı sinyali” olabilir.
Kaynak: 1
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız